Okyanusların Asidifikasyonu
Okyanuslar, atmosferdeki karbondioksitin büyük oranda emilimini sağlarlar. Karbondioksit su yüzeyi tarafından emildiği zaman kimyasal tepkimelere girerek karbonik asite dönüşür ve deniz suyu pH’sının azalmasını neden olur. Bu olay “Okyanus asidifikasyonu” ve ya kısaca “OA” olarak adlandırılır. Antropojenik ve doğal yollarla meydana gelen CO2 artışı okyanuslardaki küresel karbon döngüsünün değişmesine neden olur.
Endüstri devriminden günümüze okyanus yüzeyi pH değerleri 8,2’den 8,1’e yaklaşık 0,1 birim düşmüştür. Okyanus yüzeyi suyu ortalama pH değerinin 2100 yılı projeksiyonuna göre 0,3-0,5 pH birim arasında azalması beklenmektedir. Logaritmik olarak artan pH skalasında 0,1’lik değişim, asidifikasyonda 10 katlık bir artışa denk gelmektedir.
Yüzey suyu pH değişimleri (1986-2005’den 2081-2100’e) (IPCC 2003)
Kalsiyum karbonatın deniz suyu pH’sının düşmesine paralel olarak azalması sonucu en çok gözlemlenen olaylar denizel planktonun, bentik molluskların, ekinodermlerin ve resiflerin kabuk ve iskelet formlarının zarar görmesi olmuştur. Asidifikasyon, midye, mercan ve deniz tarağı gibi büyümek veya kabuk oluşturmak için kalsiyum kullanan pek çok canlının, artan asit miktarı sebebiyle bunu başaramamalarına sebep olmaktadır. Sebebi de, her kimyasal tepkimenin belli bir pH aralığında gerçekleşmesidir. Kabuk oluşturmak için gerçekleşen tepkimeler asidi artan ortamda gerçekleşememektedir. Okyanuslar asidik hale geldikçe kalsiyum karbonat kabukları ve iskeletleri oluşturmak giderek zor hale gelecektir. Bu yüzyılın ortalarından sonlarına doğru, okyanusların bir kısmı mevcut kalsiyum karbonat formlarının da çözülebileceği kadar aşındırıcı olacaktır.
Evrimsel zaman ölçeğinde günümüze kadar gelen canlı yaşamı, bulunduğu ortamdaki düşük karbondioksit seviyelerine adapte olmuştur. Bunun için günümüzdeki canlı yaşamı bu düşük değerlere bağlıdır ve türlerin sürekli yükselen karbondioksit seviyelerine ne ölçüde adaptasyon göstereceği belli değildir. Yüksek karbondioksit seviyeleri ve oldukça fazla asidik sulara maruz kalma toplu ölümlere neden olabilir (Adams ve Caldeira 2008). Bazı canlılarda pH değişimini dengeleyebilme çabaları, bunların üreme ve gelişme yeteneklerini azaltıyor. Değişim çok hızlı olduğu için, birçok tür okyanus asitlenmesine genetik olarak uyum sağlamıyor.
Karbondioksit emisyonlarının büyük ölçüde artması okyanusların asidifikasyonun artmasında en büyük etkendir. Atmosferdeki mevcut karbondioksit konsantrasyonu insan medeniyeti boyunca olan seviyenin en yüksek değerinde. Antropojenik CO2 emisyonları büyük ölçüde sınırlandırılmadıkça veya diğer bazı etmenlerle kontrol altına alınmadıkça okyanuslardaki pH değerleri düşmeye devam edecektir. Okyanusların asidifikasyonu denizel mikroorganizmalar üzerinde özellikle de bazı fitoplanktonik mikroorganizmalara karşı yıkıcı etkiye sahiptir. Nihai sonuçları hala belli olmayan asidifikasyonun mercan resiflerini, ticari balıkçılığı, balıkçılığa kapalı koruma alanlarını, zooplanktonu ve birincil üretici olan fitoplanktonu doğrudan etkilediği bilinmektedir. Bu konuda iklim değişikliği gibi ülkesel bazda bir politika belirlenmemiş olsa da, çeşitli ülkelerdeki bölgesel yönetimler Balıkçılık ve Su Ürünleri Kaynaklarının yönetimi ve kontrolüne okyanusların asidifikasyonunu da eklemiş ve buna uygun tedbirler almaya başlamışlardır (OCBP 2009).
Asidifikasyonun bütün denizlere etkisi olacağı kaçınılmazdır. Okyanus asidifikasyonu hakkında yapılan mevcut çalışmalar sıcak ve orta enlem Akdeniz ve Karadeniz’in asidifikasyondan ilk etkilenecek bölgeler olmadığını göstermektedir. Ayrıca Akdeniz, bütün derinliklerinde kalsit ve aragonit yönünden oldukça doygundur, alkalinitesi yüksektir ve homojendir. Bu özelliklerinden dolayı Akdeniz artan CO2 sebebiyle oluşan asiditeye karşı tamponlayıcı olarak davranabilir (Schneider ve diğ. 2007). Aynı şekilde Karadeniz’inde yüzey sularında kalsit doygunluğu oldukça yüksektir (Tyrrell ve diğ. 2008). Bu alkalinite özellikleri tek başına küresel ölçekte okyanus asidifikasyonundaki artışın başlangıcını yavaşlatma eğilimindedir. Ama yine de bu deniz bölgelerini saran genişleyen ve artan nüfus, hızlı şehirleşme ve sanayileşme, kıyısal alanların nehir ve atmosferden asidik bileşikler alması gibi etkenlerle oluşan antropojenik asidifikasyonun karasal kaynaklarının artarak kutup bölgelerine ve henüz ulaşmamış alanları etkileme potansiyeli vardır. Bu nedenle okyanus asidifikasyonunun özellikle Akdeniz ve Karadeniz’e olan etkilerine ilişkin devam eden projelerin desteklenmesi gerekmektedir.
Kaynaklar:
http://www.pmel.noaa.gov/co2/story/What+is+Ocean+Acidification%3F
Okyanusların asidifikasyonunun fitoplanktona etkisi/Murat Yeşiltaş :
http://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:9x_1FzILMpkJ:www.researchgate.net/profile/Murat_Yesiltas3/publication/276978992_Okyanuslarn_Asidifikasyonunun_Fitoplanktona_Etkisi/links/555cb21508ae6f4dcc8bcc2e+&cd=7&hl=tr&ct=clnk&gl=tr
http://www.dogagozculeri.org/okyanusyasaminatehdit.pdf
http://usa.oceana.org/what-ocean-acidification
http://www.ciesm.org/online/monographs/Menton08.pdf
Alıntı yapmak için TUDAV’dan eposta ile izin alınması gerekmektedir.