Derin Denizler

Dünya denizlerinde kıta sahanlığının alt sınırını oluşturan 200 metre derinlikten sonra başlayan bölgeler ‘Derin Deniz’ olarak tanımlanmıştır. Bu bölge, kendilerine has özel ekolojik stratejilere sahip, uzun yaşam süreleri olan, üreme olgunluğunu geç kazanan, göç etmeyip yerleşik yaşayan türlerin baskın olduğu hassas ekosistemlerdir (Politou ve diğ., 2003).

Denizlerde ışığın yaklaşık 200 metreye kadar nüfuz edebildiği düşünüldüğünde (Lalli ve Parsons, 2006) derin denizlerin karanlık ve yüksek basınca maruz habitatlar olduğu görülmektedir. Uzun süreleri kapsayan jeolojik ve biyolojik süreçler ile oluşmuş olan bu bölge, özgün ve eşsiz birçok ekosisteme sahip olmakla birlikte insan aktivitesi kaynaklı birçok tehdit altındadır. Bu karanlık dünya hakkında bilgimiz son derece kısıtlıdır.

Derin denizler uygun ekipmanların yetersizliği, bu konuda yetişmiş eleman azlığı ve maddi kaynak sıkıntıları gibi sorunlar yüzünden bilimsel araştırmalar için ulaşılması ve çalışılması zor bölgelerdir. Ülkemiz denizleriniz derin sularında gerçekleştirilen bilimsel çalışmaların sayısı istenilen düzeyde değildir. Bugüne kadar sadece dar kapsamlı biyolojik araştırmalar ile yabancı bilim insanları ile ortaklaşa gerçekleştirilen birkaç araştırma sörveyleri yapılabilmiştir. Derin deniz araştırmalarının maliyetinin yüksek olmasının yanında, uygulamadaki zorluklar açısından yüksek çaba gerektiren çalışmalardır. Ancak, son yıllarda tüm dünyada sualtı teknolojisindeki gelişmelere bağlı olarak derinlerde gerçekleştirilen araştırmaların sayısı hızla artmakta, bu karanlık dünyayı keşfetmek için ülkeler yarışırken yeni cihazlar deneyerek birçok keşiflerin yanı sıra derin deniz madenciliğine de ilgi artmaktadır.

Derin deniz türlerinin vücut büyüklüğü kendilerine has özel ekolojik stratejileri ve habitatları için en uygun boyutta olma eğilimindedir. İzole olmuş bu bölgelerdeki azalan yırtıcılık, daha az rekabet ve kısıtlı besin kaynağı bu türlerin vücut boyunda karışık evrimsel süreçlere sebep olmaktadır. Taksonlardaki boy küçülmesi azalan besinle açıklanırken, gigantizm azalan yırtıcılık ve sıcaklık ile ilişkilendirilmektedir. Gigantizme, yani derinlere inildikçe türlerin boylarında görülen büyümeye örnek olarak, Regalecidae familyasın ait balıkların boyları, derinlerdeki türlerde 8 m’ye kadar ulaşması verilebilir (Froese ve Pauly, 2007). Macrocheira kaempferi (japon örümcek yengeci) 600 m derinliklere kadar bulunur ve boyunun 3,7 metreye kadar ulaştığı bildirilmiştir (McClain ve diğ., 2015). Stygiomedusa genusuna ait deniz analarının boyları 10 m’ye kadar ulaşabilmektedir ve bu türler derin deniz ekosistemindeki en büyük omurgasız avcılardan biri olduğu düşünülmektedir (Bourton, 2010; MSIP, 2020). Dev kalamar Architeuthis dux türünün boyu 13 m.’ye kadar ulaştığı ve 1000 m derinliğe kadar indikleri bildirilmiştir (Atkinson, 2008). Tüm bunlar sadece derinlerdeki canlıların ne kadar büyüyebildiklerine birkaç örnektir (Şekil 1).

Şekil 1. Dev kalamar ve Japon örümcek yengeci

Derin Deniz Çalışmaları

Okyanusların derinlikleri hakkında bilinen ilk kapsamlı veri 1872 – 1876 yılları arasında gerçekleştirilen Challenger araştırması ile elde edilmiştir. Akdeniz’in derin deniz canlıları ile ilgili ilk bulgular ise 1890 – 1893 yılları arasında Pola, 1908 – 1910 yılları arasında Dana ve 1921 – 1922 yılları arasında yapılan Thor isimli araştırmalara aittir (Cartes ve diğ., 2004). Akdeniz’in derinlerinde yaşayan canlılara ait ilk bulgu ise Cartes ve diğ., 2004’e göre Risso (1816) tarafından sunulmuştur. Doğu Akdeniz derin deniz faunası ile ilgili yapılmış ilk kapsamlı çalışma, 1908 –1910 yılları arasında gerçekleştirilen Danish Oşinografi araştırmasıdır (Danovaro ve diğ., 2010).

Ülkemizde derin deniz çalışmaları henüz yeterli düzeyde değildir. Demir (1958)’in çalışması, derin denizlerimizde bulunan balık türleri ile ilgili Türk araştırıcılar tarafından yapılmış ilk çalışmadır. 1955 ve 1956 yıllarının bahar ve yaz aylarında Türkiye’nin ilk araştırma gemisi olan “Arar” ile yapılan seferlerde 2 m ağız açıklığı olan kepçe kullanılarak Ege Denizi’nin kuzeyinde 450 – 830 m derinliklerden Cyclothone braueri Jespersen & Tåning, 1926 ile 100 – 860 m derinliklerde Marmara Denizi’nden Stomias boa (Risso, 1810) ve Benthosema glaciale (Reinhardt, 1837) türleri elde edilmiş ve bu üç balık türünün ilk kaydı rapor edilmiştir.

Bu başlangıçtan sonra en kapsamlı derin deniz çalışmaları 2007 ve 2008‘de İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesine ait YUNUS-S gemisiyle Doğu Akdeniz’de ile Ege Denizi’nde ulusal ve uluslararası sularında gerçekleşmiştir. Bu seferler Türk deniz bilimleri tarihi açısından bir ilktir ve bu ülkelerin sularında yapılan araştırmalarda önemli bilimsel veriler elde edilerek yayımlanmıştır. Ayrıca 2008 seferinde Finike Denizaltı dağlarından alınan örnekler değerlendirilerek bu bölge TÜDAV’ın katkılarıyla, 22 Temmuz 2013 tarihli kararıyla “Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilmiştir.

Onur Gönülal’ın vakfımız başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk danışmanlığında, Kuzey Ege Denizi derinliklerinde (500 – 1500 m arası) gerçekleştirdiği doktora tez çalışmasında, 1000 m altında yaşayan canlılar ilk defa örneklenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda Doğu Akdeniz ve Türkiye suları için birçok yeni kayıt rapor edilmesinin yanı sıra, dünya denizleri için bir yeni bir deniz solucanı keşfedilmiş ve Augeneria profundicola sp. nov ismi verilmiştir.

Derin Deniz Ekipmanları

Derin denizler hakkında bu kadar az bilgiye sahip olmamızın en önemli sebebi kuşkusuz yapılan çalışmaların çok maliyetli ve yüksek teknolojiye sahip cihazlara ihtiyaç duyulmasıdır. Öyle ki uzay ile derin deniz çalışmaların başlangıçları hemen hemen aynı yıllara denk gelmektedir. Sovyetler Birliği ilk olarak 1959 yılında “Luna 2” adlı uzay mekiğini Ay’a fırlattı, daha sonra 1961’de Vostok 1 adlı uzay mekiğiyle birlikte kozmonot Yuri Gagarin’i dünyanın yörüngesine gönderdi. İnsanoğlunun uzaya çıkmada sağladığı bu başarı ile hemen hemen aynı yıllarda, 23 Ocak 1960 tarihinde ise İsviçreli bilim insanı Jacques Piccard ile Amerika Birleşik Devletleri Donanması’ndan Teğmen Donald Walsh, Trieste isimli cep deniz altısıyla okyanusların bilinen en derin noktası olan Mariana çukuruna inebilmeyi başaran ilk insanlar olmuşlardır. İsviçrelilerin tasarlayıp İtalyanların inşa ettiği bu deniz altı birçok araştırma seferine katılmıştır (Anonim, 2011). 1980 yılından itibaren Washington Donanma Bahçesindeki ABD Donanması Ulusal Müzesi’nde sergilenmektedir (Anonim, 2015). Bu tarihi dalıştan yaklaşık 52 yıl sonra, 26 Mart 2012’de Kanadalı yönetmen James Cameron’ın opera ettiği Deepsea Challenger (DCV 1) adlı deniz altıyla Mariana çukuruna ikinci kez inilmiştir. Okyanus yüzeyinden iki saat 36 dakika sonra 10.898 m derinliğe ulaşmıştır. 1961 yapımı Fransız ordusuna ait Archimede adlı deniz altı 1970’lere kadar derin deniz araştırmalarında kullanıldı. 1962 yılında Tokyo’nun güneyinde yer alan Kuril-Kamchatka çukurunda 9.300 m’ye, 1964 yılında ise Porto Riko Çukurunda yer alan 8400 m derinliğe kadar gerçekleştirdiği dalışlarla Trieste ile birlikte derin deniz araştırmalarına öncülük etmiştir.

Amerikan firması Triton Submarines tarafından tasarlanan ve Victor Vescovo tarafından opere edilen DSV Limiting Factor adlı deniz altı, 28 Nisan 2019 tarihinde Mariana çukurunda 10,928 m’lik derinliğe ulaşarak yeni bir rekora imza atmıştır. Hatta o derinlikte plastik atıklar görüntülemiştir (Thebault, 2019). Vescovo ayrıca 24 Ağustos 2019 tarihinde Arktik Okyanusunda yer alan Molloy Deep çukurunda, 5.550 m’lik derinliğe inerek bu bölgeye ulaşan ilk kişi olmuştur (Amos, 2019). 2019 yılı itibariyle deniz altı sisteminin değeri 50 milyon $ olarak bildirilmiştir. (Triton, 2019).

Japonya‘ya ait SHINKAI 6500 adlı cep deniz altısı 1990 yılında yapıldı ve uzun yıllar, Deepsea Challenger ‘ın dalışına kadar en derine dalan insanlı deniz altı unvanına sahipti (Şekil 2).

Şekil 2. SHINKAI 6500

Son olarak derinlere en çok sefer düzenleyen, Amerikan ordusunun sahibi olduğu ve Woods Hole Oşinografi Enstitüsü tarafından opere edilen DSV Alvin cep denizaltısı ile 5000 den fazla dalış gerçekleşmiş ve sonucunda yaklaşık 2000 bilimsel makale yayınlanmıştır (Şekil 3). Özellikle doğu pasifik okyanusu sırtlarında yer alan hidrotermal bacalar son yirmi yılda derin deniz araştırmacıları tarafından sürekli izleme alanı olarak yarı-düzenli olarak ziyaret edilmektedir (Luther ve diğ.,2012). Bu alandaki keşiflerin hemen hemen tamamı DSV Alvin ile gerçekleştirilmiştir. ODTÜ’den Mustafa Yücel ve Batuhan Yapan ATL-37-11 araştırma seferi kapsamında DSV Alvin ile dalışlara katılarak, en derine dalan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olmuştur. ODTÜ ve TÜDAV ana sayfalarında yer alan blog sayfalarında, Mayıs 2017’den itibaren halka açık/bilimsel söyleşiler gerçekleştirilmektedir (Yücel ve diğ. 2017).

Şekil 3. DSV Alvin

Ülkemizde ise cep deniz altılarıyla derin deniz çalışmaları yok denecek kadar azdır. 1992 yılı Ekim ayında, Türkiye-Rusya ortaklaşa Marmara Denizi ekosisteminin mevcut durumu hakkında bilgilerin toplanması amacıyla ARGUS denizaltısı ile 575 m derinliğe kadar dalışlar gerçekleştirilmiştir (Öztürk ve diğ. 2017). Çalışmaya Türk araştırma ekibinde Prof. Bayram ÖZTÜRK, Doç. Dr. Meriç Albay, Dr. Ayhan Dede, Adnan Sümer, Mustafa Cebeci ve Gürol Şimşek katılmıştır. Diğer bir çalışma İTÜ’den Prof. Dr. Naci Görür Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara’daki kolunu incelemek üzere 31 Mayıs 2007 tarihinde cep denizaltısıyla 1239 metre derinliğe inmiştir ve görüntüler Faya seyahat adli kitapla birlikte verilen CD’de paylaşılmıştır (Görür, 2000) (Şekil 4).

Şekil 4. Argus Cep Denizaltısı

Ülkemizde diğer deniz altı faaliyetleri askeri amaçlarla yapılmakta olur, maalesef bilimsel amaçlı başka uygulamalar yoktur.

Derin deniz çalışmalarında, cep deniz altılarına nazaran daha az maliyetli olan ROV (Remotely Operated Underwater Vehicle – Uzaktan Kumandalı Su Altı Aracı) sıkça tercih edilmektedir. Birçok ROV bilimsel amaçlı kullanılmaktadır. Bunlardan en gelişmişlerden biri, Woods Hole Oşinografi Enstitüsü (WHOI) tarafından inşa edilmiş olan Nereus’dur ve 11000 m derinliğe kadar inebilmektedir. Diğer bir teknolojik cihaz ise, Dr. Robert Ballard tarafından 2008 yılında kurulan Ocean Exploration Trust şirketi tarafından kullanılan bir keşif gemisi olan E/V Nautilus üzerinde yer alan Hercules ve Argus isimli ROV’lerdir. E/V Nautilus ülkemiz denizlerinde 2009-2012 yılları arasında çalışmalar da bulunmuş, özellikle Karadeniz’de daha önce keşfedilmemiş birçok batık ve anforalar tespit etmiştir. 2010 yılında, Doğu Akdeniz’de 1300 – 2000 m derinlik aralığında, Finike Denizaltı Dağları başta olmak üzere karmaşık tektonik yapıya birçok sualtı volkanik dağları ve çamur volkanları incelenmiştir (Tüzün, 2017). Araştırmaların bir kısmında TÜDAV yönetim kurulu üyesi, Doç. Dr Onur GÖNÜLAL’da katılmıştır.

Ülkemizde de son yıllarda birçok özel firma ROV yapımına başlamıştır, içlerinde birçoğu 1000 m. derinliğe kadar inebilmektedir. MTA’nın kullandığı ROV’nin çalışma derinliği ise 3000 m.‘ye kadar arttırabilmektedir.

Bunların dışında derin denizlerde nispeten daha ucuz yöntemlerde kullanılmaktadır. Yemli kafesler hem bilimsel hem de balıkçılık açısından verimli ve ekosisteme zarar vermeyen bir yöntemdir. Kuzey Atlantik Okyanusunda 600 m.’ den daha derinlerde dip ağları ile avcılık yapılıyordu fakat getirilen yasaklarla birlikte çoğu tekne Hint okyanusunda avlanmaya başladı (Şekil 5).

Şekil 5. Derinler kullanılan kafes ve dip ağı

Derin Deniz Madenciliği

Derin deniz yatağında minerallerin keşfi, okyanus biliminin başlangıcı olarak kabul edilen ve 1872-1876 yılları arasında gerçekleşen H.M.S. Challenger seferi ile beraber gerçekleşmiştir. 20. yüzyılın ortalarına doğru deniz yatağı madenlerine yönelik devletlerin ilgisi artmıştır. Denizden mineral çıkarılması nispeten eskiye dayanmasına rağmen, derin deniz madenciliği yeni bir olgudur. Birçok gelişmiş ülke ihtiyaç duydukları ham madde teminini sağlamak başta olmak üzere, jeopolitik ve ekonomik sebeplerden de dolayı derin deniz madenciliğine yönelmektedirler (Birney vd 2006). Yapılan araştırmalar sonucunda, derin deniz yataklarında 22 milyar ton kadar nikel, bakır, kobalt gibi sanayi için önemli elementleri içeren manganez yumrularının var olduğu (Şekil 6) ve denizden elde edilen cevherlerin tenör değerlerinin karasal madencilikle karşılaştırıldığında 2 ile 10 kat daha yüksek değerlere sahip olduğunun tahmin edilmesiyle birlikte bu konu devletlerin gündemine kısa sürede girmeye başarmıştır (Karapınar, 2015; Demirsoy, 1972).

Şekil 6. Atlantik okyanusunda 2019 yılında keşfedilen mangan nodülleri

JAMSTEC, deniz-toprak bilimi ve teknolojisi için bir Japon ulusal araştırma enstitüsüne ait D/V Chikyu adlı gemi, deniz tabanının altında diğer bilim sondaj gemilerinden daha derine inebilen, dünyanın ilk yükseltici sondaj donanımlı bilim gemisidir (Şekil 7). Yükseltici ile birlikte delici matkap boyu 10.000 m ye uzanır. D/V Chikyu, okyanusların derinliklerinden gelen enerjinin deniz altı yaşamının, deniz altı kaynaklarının ve küresel iklim değişikliğinin boyutlarını öğrenmek zere veri toplayamaya devam etmektedir.

Şekil 7. D/V Chikyu Bilimsel Sondaj Gemisi

İlk okyanus-derin deniz madenciliği uygulaması 2005 yılında Kanada merkezli Nautilus firması ile başlatılan Solwara projesidir. Sondaj bölgesi Papua Yeni Gine açıklarında bulunan Bismarck denizinde yer alır. Proje okyanusun ortalama 1.550 m altında gerçekleşmektedir ve yılda 1.2-1.6 milyon ton arası maden çıkarmak hedeflenmektedir (Solwara, 2019). Bir diğer maden işletme lisansı 2010 yılında Suudi Arabistan-Kanada konsorsiyumuna 30 yıllığına verilmiştir. Atlantis II adlı projenin yeri Kızıldenizdir ve Suudi Arabistan ile Sudan arasında 2200 m’lik derinlikte yer alır.

Doğu Akdeniz’in derinliklerindeki hidrokarbon (petrol-gaz) ve gaz hidrat potansiyelinin ne kadar yüksek olduğu, bölgede yapılan çalışmalar ile Türkiye’nin oynaması gereken rolünü Demirel (2013) çalışmasında ayrıntılı biçimde açıklamıştır. Ayrıca, derinlerdeki sedimanların gazdan arınma yolu olan Çamur volkanlarının (MVs) bölgede çok geniş yayılıma sahip olduğu bilinmektedir (Lykousis vd. 2009). Bütün bunlara rağmen ülkemizde ise denizlerimizdeki maden ve mineral yatakları hakkında çok az çalışma mevcuttur. Oysaki bu konu ülkemizde yıllar öncesinde, 18 Temmuz 1974 tarih ve 14949 sayılı resmi gazetede yayınlanan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı adına Ege Denizi ve Akdeniz’de petrol arama ruhsatı verilmesiyle gündeme gelmiştir. Dünyada ve Doğu Akdeniz’de yaşanan bu gelişmeleri göz önünde bulundurursak, atılan bu adımın izinden kapsamlı çalışmalara bir an önce başlamamız hatta bu çalışmaları kendi karasularımızla kısıtlamamız gerektiğini rahatlıkla söylebiliriz.

Türkiye bölgesinde derin deniz alanları ile araştırmalar konusunda halen istenen bilimsel düzeye maalesef gelememiştir. Ülkemizdeki Derin Denizler ile ilgili ilk bilimsel toplantı, 19 Haziran 2017 tarihinde TÜDAV’ın önderliğinde İ.Ü. Su Bilimleri Fakültesi’ne ait Gökçeada Deniz Araştırmaları Biriminde gerçekleştirilmiştir. İlgili konuda çalışan uzmanları bir araya geldiği 17 değişik kurumdan 30 bilim insanı bildiriler sunmuşlardır. Çalışmalar “I. Türkiye Derin Deniz Ekosistemi Çalıştayı Bildiriler Kitabı” adı altında TÜDAV’dan yayınlanmıştır. Diğer yandan, ülkemizde deniz araştırma strateji belgesinin
29137 sayılı Resmi Gazetede (Resmi Gazete, 2014) yayımlanmış, derin denizler ile ilgili yapılması gerekenler vurgulanmıştır. Geç kalınmasına atılan bu adımlar umut vericidir. Bu konuda güçlü politika üretmek için önce bilim üretilmesi gerekmektedir. Türkiye’nin mevcut gemileri, araştırma birikimi ve bilimsel kadrosuyla derin denizlerde araştırma yapması zorunludur ve bunu yapacak gücü bulunmaktadır.

KAYNAKLAR

Anonim, 2015. “Trieste Bathyscaphe”. Machine-History.Com. from Time article 12 October 1953. Archived from the original on 6 September 2015. Retrieved 27 April 2015.

Anonim, 2011. https://www.nationalgeographic.org/media/reference/assets/bathyscaphe-1.pdf

Amos, J. (2019). “US adventurer reaches deepest points in all oceans”. Retrieved September 10, 2019.

Atkinson, K. (2008). “Size matters on ‘squid row’ (+photos, video)”. The New Zealand Herald

Benson, Keith R. & Rehbock, Phillip F., eds. (2002) [1993]. Oceanographic History: The Pacific and Beyond. University of Washington Press. p. 388.

Birney, KA., Griffin, J., Gwiazda, J., Kefaver, J., Nagai, T., Varchol, D. 2006. Potential Deep-Sea Mining of Seafloor Massive Sulfides: A Case Study in Papua New Guinea,

Bourton, J. (2010). “BBC – Earth News – Giant deep sea jellyfish filmed in Gulf of Mexico”. BBC News. Retrieved 2010-07-08.

Demirel, İ.H. 2013. Doğu Akdeniz Havzası Hidrokarbon (Petrol-Gaz) Potansiyeli. In: Başeren S. H. Doğu Akdeniz’de Hukuk ve Siyaset. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi. Yayın no:608 Syf: 1-78

Demirsoy S. (1972), “Deniz Hukukundaki Yeni Gelişmeler ve Madencilikle İlişkisi”, Maden, Tetkik ve Arama Enstitüsü Dergisi, 79, 76-99,

Froese, Rainer, and Daniel Pauly, eds. (2007). “Regalecidae” in FishBase. March 2

Görür, N. 2000. Marmara Denizi’nde Argus Denizaltısıyla Yapılan Çalışmalar. Türkiye Is Bankasi Kültür Yayinlari, 2000 – 136 sayfa

Luther, G.W. III, Gartman, A., Yücel, M., Madison, A.S., Moore, T.S., Nees, H.A., Nuzzio, D.B., Sen, A., Lutz, R.A., Shank, T.M., Fisher, C.R. (2012) Chemistry,7 temperature, and faunal distributions at diffuse-flow hydrothermal vents: Comparison of two geologically distinct ridge systems. Oceanography, 25(1):234–245.

Karapınar, N. 2015. Derin Deniz Madenciliği. MTA Genel Müdürlüğü. Madencilik Türkiye. Syf: 72-82

Lykousis, V., Alexandri, S., Woodside, J., De Lange, G., Dählmann, A., Perissoratis, C., Rousakis, G. (2009). Mud volcanoes and gas hydrates in the Anaximander mountains (Eastern Mediterranean Sea). Marine and Petroleum Geology, 26(6), 854-872.

McClain, Craig R.; Balk, Meghan A.; Benfield, Mark C.; Branch, Trevor A.; Chen, Catherine; Cosgrove, James; Dove, Alistair D.M.; Gaskins, Lindsay C.; Helm, Rebecca R. (2015-01-13). “Sizing ocean giants: patterns of intraspecific size variation in marine megafauna”. PeerJ. 3

MSIP, 2020. Marine Species Identification Portal : Stygiomedusa gigantea”. Species-identification.org. 007 version

Öztürk, B., Dede, A., Sümer, A. 2017. Marmara Denizi’nde Argus Denizaltısıyla Yapılan Çalışmalar. In: Gönülal O., Öztürk B., Başusta N., (Ed.) 2017. I. Türkiye Derin Deniz Ekosistemi Çalıştayı Bildiriler Kitabı, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı, İstanbul, Türkiye, TÜDAV Yayın no: 45

Solwara, 2019. https://www.mining-technology.com/projects/solwara-project/

Than, K. 2012. “James Cameron Completes Record-Breaking Mariana Trench Dive”. National Geographic Society. Retrieved 25 March 2012.

Thebault, R. 2019. “He went where no human had gone before. Our trash had already beaten him there”. The Washington Post. Retrieved May 23, 2019.

Triton, 2019. https://tritonsubs.com/

Tüzün, S. 2017. Derinleri Keşfetmek: E/V Nautılus Teknoloji, İşleyiş Ve Türkiye Denizlerinde Araştırmalar. In: Gönülal O., Öztürk B., Başusta N., (Ed.) 2017. I. Türkiye Derin Deniz Ekosistemi Çalıştayı Bildiriler Kitabı, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı, İstanbul, Türkiye, TÜDAV Yayın no: 45

Yücel, M., Yapan, B. Ç., Görünmez, S., Luther, G. W. 2017. Alvin Denizaltısı ile Derin Deniz Hidrotermal Ekosistemleri Araştırmaları. In: Gönülal O., Öztürk B., Başusta N., (Ed.) 2017. I. Türkiye Derin Deniz Ekosistemi Çalıştayı Bildiriler Kitabı, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı, İstanbul, Türkiye, TÜDAV Yayın no: 45