Denizler geleceğimizdir…

Balıklarımızı koruyalım..

Gittikçe, modernleşen (!) balıkçılık teknolojisi ve sayıları gün geçtikçe artan balıkçılık filolarının faaliyetleri sonucunda, av miktarlarında sürekli bir azalma görülmektedir. Ayrıca, evsel ve endüstriyel atıkların oluşturduğu kirlilik, ekolojik dengenin bozulmasına, su ürünleri stoklarının olumsuz yönde etkilenmesine neden olmaktadır. Bu olumsuz faktörler, çeşitli balık stoklarının azalmasına yol açmaktadır.

Ülkemiz denizlerdeki balık stoklarının miktarı ne yazık ki tam olarak bilinmemektedir. Deniz araştırmalarına yeterince önem verilmemesi nedeniyle ulusal bir balıkçılık politikası geliştirilememiştir. Balıkçılıkta kota uygulanmadığından, balıkçılar avlayabildiği kadar balık avlamaktadır. Tekne sayısının sürekli artması ve aşırı avcılık balık stoklarımızda ciddi azalmalara neden olmaktadır.

Ülkemizde biyolojik mirası içinde tehdit altında bulunan ve korunması önerilen 39 deniz canlısı bulunmaktadır. Mersin balıkları, deniz alası, büyük camgöz köpek balığı, pervane balığı, yağlı balık, deniz atı, deniz çayırları, mercanlar, kırmızı yıldız, deniz süngerleri, deniz kaplumbağaları, Yunuslar ve Akdeniz foku korunması gereken türlerdir.

Avcılığı yapılan ekonomik türlerden tekir, barbunya, dil, pisi, kalkan, kırlangıç, minekop, uskumru, lüfer, palamut, istavrit, hamsi, orkinos ve karides gibi canlıların stoklarında büyük düşüşler görülmektedir.Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün iki yılda bir yayınladığı “su ürünleri avcılığını düzenleyen sirkülerde” su ürünlerinin minimum avlanabilir boy, avcılık dönem ve yasak yerlerin belirtilmesine karşın, balıkçıların çoğu ne yazık ki bu yasaklara uymamaktadır. Denetimin ve yaptırımların yetersizliği sonucu, Marmara Denizi’nde kaçak trol avcılığı ve ışıkla balık avcılığı devam etmekte, nesli tehdit altında olan ve korunması gereken türler balıkçı tezgahlarında, büyük lokanta ve otellerde hatta Balıkhanelerde yer bulunmakta, küçük boy balıklar satılabilmektedir.

Balık stoklarının korunması, balıklara en az bir defa üreme şansının verilmesine bağlıdır. Bu şans verilmediği takdirde, balık stoklarımızda azalmalar devam edecek ve muhtemelen türün nesli yok olma tehlikesi ile karşı karşıya gelecektir. Toplumda yaşayan her birey olarak buna tepki göstermelidir. Denizlerdeki canlılar bizim ortak mirasımızdır. Deniz canlı kaynaklarının kullanımı sürdürebilir olmalıdır. Bu miras geleceğe devredilmek üzere bize emanet edilmiştir. Balıkçı tezgahlarında satılan küçük boy balıkları satın almayınız. Bu tepki ortak sesimiz olmalı.