Balıkçılık Sezonu Sorunlarla Açılıyor
1 Eylül 2015’te açılacak olan Balıkçılık sezonunun bütün sektör ve balıkçılarımız için hayırlı ve verimli olmasını diliyoruz. Ancak sezonun sorunlarla açıldığını da ifade etmek isteriz.
KİRLENME TEHDİTİ
Türkiye denizlerinin hızla kirlendiğini bu yaz Karadeniz, Marmara Denizi ve Ege Denizi’nde görülen Kırmızı Alg patlamalarından (Red –Tide) kolayca anlayabiliriz. Halen çok sayıda il, ilçe ve beldenin arıtma tesisleri olmadığını, olanların ise çalıştırmaktan imtina ettiğini biliyoruz. Bütün karasal kirleticiler denizlerimize ulaşarak kirlenmeye neden olmaktadır. Bu hususun düzeltilmesi ve gerekli modern arıtma yatırımlarının yapılmasını bekliyoruz. Sintine, petrol, çöp gibi gemi kökenli kirlenmenin önlenmesi için ise yetkilileri göreve davet ediyoruz.
AŞIRI VE KAÇAK AVCILIK
Ne yazık ki aşırı avcılık denizlerimizde birçok türde görülmektedir. Mezgitten berlam balığına, kırlangıçtan kalkan balığına kadar stoklarımızın çoğu yıpranmıştır. Ayrıca, başta Ukrayna ve Abhazya olmak üzere balıkçılarımız kaçak olarak yabancı ülke sularında balık avlamaya tevessül etmektedir. Her ne kadar geçen yıllara göre bu faaliyetler azalmışsa da devam etmektedir. Marmara Denizi’nde Trol avcılığı bütün dönem yasak olmasına rağmen kaçak olarak devam etmektedir. Bunun için kolluk kuvvetlerini göreve çağırıyoruz.
AÇIK DENİZ BALIKÇILIĞI
İlgili bakanlık 30 metrenin üzerindeki teknelerin açık denizlere çıkması veya diğer ülkelerin sularında çalışması için gerekli izin ve tedbirleri uzun yıllar alamamış, bunun sonucundaysa av kapasitesi yüksek tekneler iç denizde veya kıyısal alanlarda balık avlayarak, küçük balıkçılarla rekabet yaşar hale gelmiştir. Özellikle avlama kapasitesi yüksek olan Gırgır teknelerinin devlet tarafından teşvik verilerek desteklenip açık denizlerde av yapması için çalışmalara bir an önce başlanmalıdır. Türk balıkçısının dünyanın her yerinde balık avlama becerisine sahip olduğuna eminiz.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
İklim değişikliği ve Süveyş Kanalı yoluyla gelen yabancı türler balıkçılığımız için büyük bir tehdittir. Örneğin zehirli olan balon balıkları, aslan ve taş balıklarıyla zehirli denizanaları balıkçılığımıza zarar vermektedir. Özellikle aslan balığının avlanarak ortamdan uzaklaştırılması için ilgili bakanlık ve genel müdürlük tarafından gerekli projeler bir an önce gerçekleştirilmelidir. Bu konuda gerekirse balıkçı tekneleri kiralanarak sorunun çözümüne katkıda bulunulmalıdır.
YUNUSLAR
Karadeniz’de yunus popülasyonu konusunda ayrıntılı bir araştırmanın desteklenerek popülasyon hakkında bilgi edinilmelidir. Böylece bazı balıkçılarımızın her sorunun temelinin yunuslar olarak görmesi ve şikâyet etmesi engellenmiş olacaktır. Yunus popülasyonları kasti öldürmeler dışında, tesadüfi ağa yakalanma (bycatch), aşırı balıkçılığın neden olduğu besin azalması, deniz kirliliği ve salgın hastalık sonucu kitlesel ölümler nedeniyle tehdit altındadır. Her yıl özellikle dip uzatma ağları ile yapılan balıkçılık sırasında Karadeniz’de binlerce mutur ve afalina ölmektedir. Endişe verici olan ise Türkiye’nin farklı bölgelerinden aldığımız ihbarlara göre, bazı balıkçılar gerek kıyıdan, gerekse tekneden hedef gözeterek yunusları korkutmaya ve/veya vurmaya çalışmaktadır. Her ne gerekçeyle olursa olsun, birçok nedenden dolayı yaşam savaşı veren deniz memelilerinin kasti öldürülmeleri kabul edilemez. TÜDAV konuyla alakalı bir kampanya başlatmış, tüm balıkçı teknelerinde her türlü yivli/yivsiz, ruhsatlı/ruhsatsız av tüfeği, havalı tüfek/tabanca ve mühimmatının bulundurulmasını yasaklamasını ve amatör/ticari amaçlı su ürünleri avcılığı tebliğlerine ivedi olarak bu maddeyi eklemesini talep etmektedir. https://www.change.org/silahsizbalikcilik
NESLİ AZALAN TÜRLER
Sularımızda deniz çayırlarından balıklara, kabuklulardan, deniz kaplumbağaları ve foklara kadar toplam 30 tür deniz canlısının avlanmasının tamamen yasak olduğunu da belirtmekte fayda görülmektedir. Ancak özellikle Karadeniz ve Marmara’da hiçbir deniz koruma alanı bulunmaması ve denetim eksikliği bu türlerin korunmasını sekteye uğratmakta koruma sadece kağıt üzerinde kalmaktadır.
KORUMA ALANLARI
TÜDAV’a göre sürdürülebilir balıkçılık ve denizel biyoçeşitliliğin korunması için Karadeniz’de en az beş; Marmara Denizi’nde ise İstanbul ve Marmara adaları başta olmak üzere en az 2 bölgenin acilen Deniz Koruma Alanı ilan edilmesi gerekmektedir. 2020 yılında kıyısal ve deniz alanlarımızın % 10’unun koruma alanı ilan edileceği unutulmadan çalışmalara başlanmalıdır. Ayrıca Ege ve Akdeniz’deki özel çevre koruma bölgelerinde etkin koruma önlemleri alınmalıdır.
SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ
Deniz ve iç sularda üretim yapan işletmelerin sorunlarıysa daha başkadır. Avrupa Birliği’nin haksız rekabet gerekçesiyle alabalık için açtığı soruşturma genişleyerek levrek ve çipuraya da sirayet etmiştir. Bu konuda, Ekonomi ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık bakanlıklarının çabaları zayıf ve yetersiz kalmıştır. Sektöre verilen teşviklerin devam etmesi ancak bunun dolaylı olarak yapılmasını ve bu konuda da etkin bir politikanın üretilmesini önermekteyiz.