37. CIESM Kongresi
37. CIESM (Uluslararası Akdeniz Bilimsel Araştırma Kuruluşu) Kongresi ardından
Dr. Bülent TOPALOĞLU Türk Deniz Araştırmaları Vakfı
CIESM, Akdeniz ve Karadeniz’e kıyısı olan 20 ülke ile Almanya, İsviçre ve Portekiz’le birlikte 23 üyeden oluşan bilimsel bir kuruluştur. Merkezi Monako’da olan bu bilimsel kuruluş, tüm deniz bilimleri konularında yapılan araştırmaları destekleyen, genelde üç yılda bir bilimsel toplantı veya kongre tertiplemektedir. CIESM’in kuruluşu oldukça eski yıllara uzanmaktadır. İlk bilimsel toplantı 1910 yılının Mart ayında Monako’da yapılmıştır. Ülkemizin üyeliği 1953 yılıdır. 37. Kongre 7-12 Haziran 2004 tarihinde İspanya Hükümetinin ev sahipliğinde Barselona’da yapılmıştır.Bu Kuruluşun 15. Kongresi 1956 yılında İstanbul’da ve 26. Kongresi de 1979 da Antalya’da ülkemizin ev sahipliğinde düzenlenmişti.
2001 yılında Montekarlo’da yapılan 36. CIESM Kongresinde, çağrılı konuşmacı olarak bildiri sunan Prof. Dr. Aykut BARKA, ülkemiz için kıvanç kaynağı olmuştur. 2003 yılında Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) öncülüğünde CIESM ile işbirliği çerçevesinde İstanbul’da “Gemi Balast Suları ve Kontrolü” konusunda bir bilimsel toplantı yapılmıştır. CIESM destekli, Akdeniz ve Karadeniz Midye İzleme projesi kapsamında Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi’nin (ÇNAEM) de yer alması ve ilk kez bir Türk öğretim üyesinin de CIESM yönetimine seçilmesi son dönemlerdeki önemli bilimsel atılımlardır. Diğer önemli bir konu ise, Denizcilik Müsteşarlığımızın bu toplantıya verdiği önemdir. Müsteşarlık, deniz alaka ve menfaatlerimizi düşünerek resmi bir yazıyla CIESM’e başvurmuş ve 2007 yılında yapılacak olan 38. Kongrenin İstanbul’da düzenlenmesini önermiştir. CIESM Komisyonu bu öneriyi kabul etmiştir. 2001 yılında yapılan başvurunun ise oylanarak reddedildiğini ekleyelim. Bu konuda, Denizcilik Müsteşarlığımızın Ülkemizdeki deniz bilimlerini yönlendirmede çok aktif bir adım attığını ve bizlere yeni ümitler aşıladığını kaydedelim.
Türkiye’nin, yıllık üyelik parasını ödediği birçok uluslar arası kurum gibi, CIESM içinde de yukarıda belirtilen birkaç etkiliğin dışında anlamlı bir aktivitesi yoktur. Düşündürücü ve üzücü durum ise, üye ülkeler içinde en uzun deniz kıyı şeridine sahip olmamıza karşılık, 37. Kongrede sunulan 668 bildiriden sadece 22’sinin (yaklaşık % 3.4) Türk bilim insanlarına ait olmasıdır.Diğer taraftan, Türk katılımcılarının sayısı ise 13 kişi ile sınırlı kalmıştır. Türk katılımcılar da ağırlıklı olarak İstanbul üniversitesi mensuplarıdır Buna karşılık, Yunanistan 50’nin üstünde katılımcısı ve bildirisiyle ön sıralarda yer almıştır.
Yüzlerce bilim insanının bir araya gelerek ortak araştırma projeleri konularında görüşmeler yaptıkları ve bulguların tartışıldığı bu toplantıda, Monako Prensi onursal başkan olarak, İspanya Bilim ve Teknoloji Bakanı ev sahibi olarak, CIESM Genel Sekreteri ve CIESM Komitelerin Genel Direktörü tarafından açılış konuşmaları yapılmıştır. Konuşmalarda, Akdeniz’in denizel ortamlarında (Ege, Marmara ve Karadeniz’i de içeren) yapılması gereken çalışmaların altını çizilmiştir.
CIESM, Deniz Yerbilimi (Deniz Jeolojisi ve Jeofiziği), Okyanus Fiziği ve İklimi, Deniz Biyojeokimyası, Deniz Mikrobiyolojisi, Deniz ekosistemleri ile Canlı Kaynaklar ve Kıyısal Ekoloji’den oluşan altı komiteden oluşmaktadır. Komite başkanları, her bir komitenin üyesi olan araştırıcıların oyları ile belirlenmektedir
Kongrede farklı komitelere ait uzmanların katıldığı yuvarlak masa toplantılarında denizel dip ortamlarına ait verilerin eksikliği noktasında görüş birliğine varılarak yakın gelecekte çalışmaların dip alanlarına da kaydırılması gerektiği vurgulanmıştır. Akdeniz ve Karadeniz Midye İzleme Projesinin yuvarlak masa toplantısında, ÇNAEM temsilcisi, Karadeniz, Marmara ve Ege denizlerinde (İzmir’e kadar) 17 adet midye izleme istasyonları olduğunu belirtmiş ve bazı istasyonlarda elde ettikleri radyoaktivite ve ağır metal bulgularını ortaya koymuştur. Ayrıca, midyenin yaşamadığı İzmir-Hatay arasında 6 istasyona da midye transplantasyonu yaptıklarını ifade etmiştir.
Ülkemizin biran önce deniz bilimlerindeki önceliklerini belirlemesi ve bunlara uygun bütçeleri oluşturarak bilim insanlarımızın hizmetine sunması gerekmektedir. Deniz araştırmaları konusunda öncelikleri ve hedefleri belirlenmemiş bir ülke deniz hak ve menfaatlerini koruyamaz, deniz araştırmalarında gelişmiş ülkelerle rekabet edemez. Sadece başkalarının ürettiği bilgiyi parayla satın alır ve başkalarına müşteri olarak, onların araştırma geliştirme çalışmalarını desteklemiş olur. Ne yazık ki ülkemizde deniz araştırmaları istenilen seviyede değildir ve bu konuda bazı kurumlar inisiyatif almak istememektedir. Bu nedenle önümüzdeki dönemde, Türkiye’de deniz araştırmaları , yönlendirilmesi , öncelikler ve yapılan hatalar konulu bir toplantının düzenlenmesi yerinde olacaktır. Bu en azından mevcut politikaların sorgulanması ve bunlardan ders alarak yeniden planlama yapılması için iyi bir başlangıç olabilir.
Yine de, 2007 CIESM toplantısının ülkemize alınmasına önderlik eden TÜDAV’ın en az 1000 deniz bilimcisinin İstanbul’da ağırlanmasının ve İstanbul’u yakından görmesinin yanında, yapılacak 38. Kongreye çok sayıda Türk bilim insanının katılma imkanı bulması bölgesel , ikili veya havza bazındaki ortak araştırmalara fırsat verecektir.