Denizel Çöpleri Ulusal Formu

DENİZE ATILAN ÇÖPLER İÇİN NE YAPMALI?

Biz ülke olarak denizlerin korunması sorununu yeni yeni anlamaya veya keşfetmeye başladık. Geçmişte denizlerimizin korunması sorunu, zaman limanlara gelen veya uğraksız geçen gemilerin sintine veya çöp bıraktıktan sonra bunlara hatırı sayılır cezalar kesilince gündeme gelirdi. Oysa son yıllarda çok şey değişti. Çok kişi kirlenme konularına el atmaya, sorgulamaya başladı. Çünkü dünyadaki gelişmelerden herkes etkilenmeye başladı. Türk bayraklı bazı gemiler başta İngiltere olmak üzere birçok ülkede denizi kirlettikleri için çok ağır cezalar aldılar. Ne olursa olsun bir değişim süreci yaşıyoruz.

Bu her konuda geçerli ve bu bize ümit veriyor. Her demokratik ülkede olduğu gibi, uluslararası standartları anlamaya, uygulamaya, yakalamaya, neden bizde iyi uygulanmadığını ve kimin görevini iyi yapmadığını sorguluyoruz. Ben, bu yazımda sizlere gemilerden atılan çöplerin denizlere verdiği zararlardan bahsedeceğim ama bu konuya esas liman kabul tesisleri üstlenmeli…

Çünkü MARPOL 73-78 sözleşmesi olmak üzere birçok yerde gemilerden atılan çöpler karşımıza çıkıyor ve uygulamadaki sorunlar denizlerin kirlenmesine yol açıyor. Dolayısıyla MARPOL’un diğer eklerinde olduğu gibi kıyı devletlerinin MARPOL uygulamalarında zafiyet göstermemesi lazım.

Genel olarak bakıldığında deniz taşımacılığının çevre dostu bir taşımacılık olduğu her zaman kabul görüyor. Bu doğru, ama tedbir alınmazsa her sektörde olduğu gibi deniz ortamına zarar verici etkisi var. Petrol kirliliğini dışarıda tutacak olursak, her gün 5 milyon ton katı atığın gemilerden deniz ve okyanuslara atıldığı belirlenmiş durumda. Okyanusların binlerce metre derinliklerinden çöpler çıkıyor. İnsanoğlu sadece uzayı değil denizleri de bitirdi. Bizim denizlerimizde ise biraz daha fazla. Deniz dibi çalışmalarımızda Finike Deniz Altı Dağları’ndan, Ege Denizi’nden hep çöpler çıktı. Oysa MARPOL sözleşmesine göre, Karadeniz, Akdeniz ve bu araştırmanın yapıldığı Kuzey Denizi özel alan olarak tanımlanıyor. Buna karşın yapılan hesaplamalar, sadece Kuzey Denizi’ne 70.000 m2 atığın boşaltıldığını gösteriyor. Ne yazık ki, ülkemizde bu konuda yapılmış araştırmalar eksik ama bizim Marmara Denizi seferlerinde güvertede ayırdığımız her türlü katı madde, şişe, lastik, tabak, CD, akü, halat parçası, poşet, naylon, prezervatif ve daha çok malzeme sorunun önemini işaret ediyor. Biz 2001’deki araştırma seferlerinde 1 millik alanda ortalama 4 kg’lık bir çöpü güverteye aldığımızı kaydetmişiz. Ekim 2007 ve Şubat-Mart 2008’de ise 100 metrelik derinliklerde çöp oranının 128 ile 1320 parça arasında değiştiğini gördük. O halde, binlerce geminin geçtiği Marmara Denizi’nin adeta bir çöplük olarak kullanılmasından vazgeçilmesi konusunda neler yapabileceğimizi düşünmeliyiz. Mesela Hollanda kıyılarında yapılan araştırmalarda toplam çöplerin % 49’unun gemilerden atıldığı ortaya çıkmış durumda. Yine kilometre başına 1800 parça plastik madde hesaplanmış. İngiltere’de yapılan çalışma da ise 29.870 parça ip ve 6381 parça balık ağı ele geçirilmiş. Gemi kökenli kirlenmenin deniz hayatına da zararlı etkileri var. Yapılan hesaplamalar, her yıl 1 milyon kuşun, 100.000 deniz memelisi ve deniz kaplumbağasının dünyada plastikler nedeniyle öldüğünü gösteriyor. Bu ölümler genellikle ağa takılma ve boğulma olarak görülüyor. Bu hayvanların ağlardan kurtulma şansları oldukça düşük. Yine,77 tür deniz memelisinin yanlışlıkla plastik yiyerek boğulduğunu veya bu nedenle enfeksiyonlara yakalandığı biliniyor. Onlarca kuş türünün midesindeyse balık ağı parçaları bulundu. Gemi kökenli çöpler sadece deniz canlılarını etkilemekle kalmıyor, kıyı ve plajlarda ekonomik kayıplara da neden oluyor. Çünkü kirli ve çöp dolu plajlar turistler tarafından tercih edilmiyor, İngiltere’de 1998’de yapılan bir araştırma ilginç sonuçlar ortaya koydu. Sadece 167 km’lik bir sahilde 322.751 parça çöp toplanmış.

Kuzey Denizi’nde bu uzunlukta bir plajın temizlenmesi ise 52 milyon euro olarak hesaplandı. Ayrıca, halatların pervanelere dolanması sonucu 200 gemi sahil güvenlik birimlerinden yardım istemiştir. Yapılan hesaplar gemilerin sadece % 5-10 arasındakilerin çöplerini liman kabul tesislerine verdiklerini gösteriyor. Diğerleri ise haydi denize! Denize atılan malzemenin cinsine göre denizde ayrışma ve yok olma süreleri farklı, o zaman bunlar için ne yapmalı?

İlk olarak bütün gemilerin çöplerini zorunlu olarak liman tesislerine vermesini, gemilerin bir sonraki limana girmeden kontrol edilmesini, limanlarda alım tesisleri planlanmasını ve gelişmekte olan ülkelere liman kabul tesisleri yapılması için maddi destekte bulunulmasını önerebiliriz. Ancak, bunları yapmak ve uygulamak için uzman yetiştirmemiz, ilgili otoriteleri işbirliğine yönlendirmemiz ve limanlarımız için yatırım yapmamız gerekmektedir. Tabi MARPOL Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerimizi de ülke olarak yerine getirmemiz lazım. Çünkü liman kabul tesisleriniz yetersiz, bakımsız, sahipsiz veya işletilmesinde sorunlar varsa hem yerli hem de yabancı gemilere yeterli ve gerekli hizmeti veremezsiniz, çıkardığınız yönetmelikleri uygulamada da zorluk çekersiniz. O zamanda denizlerimiz derin çöp çukurları olarak kalır. Atık malzemelerin denizde uzun süreler kaldığı artık biliniyor. Yüzlerce sene kalan çöpler için tüketim alışkanlıklarımızı değiştirelim. Geri dönüşümlü malzeme kullanalım, plastik malzemeleri daha az tercih edelim.

Evet, daha gidecek uzun yolumuz yapacak çok işimiz var. Dünyanın en güzel kıyılarının, sularının sahipleri olarak gemi ve kara kökenli kirlenmenin önlenmesi için çok çalışmaya mecburuz.