Balast suları
İstanbul Limanlarında Balast Suyu Çalışması
Açılış konuşmaları
Balast suyu Liman sörveyi
Balast Suları
Yaklaşık 120 yıl önce çelik gemilerin inşasından bu yana seyirde gemiyi dengeli hale getirmek için balast suyu kullanılmıştır. Balast suyu güvenli seyir şartları sağlamak için seyir boyunca pompalanır. Bu uygulama geminin üzerindeki stresi azaltır, yatay denge sağlar, ileri sürüşü ve manevra kabiliyetini iyileştirir ve yakıt ile su tüketimine bağlı olarak oluşan ağırlık kaybını telafi eder.
Balast suyu güvenli ve verimli modern denizcilik operasyonları için gerekli olmakla beraber, içerisinde taşınan denizel canlıların miktarına bağlı olarak oldukça ciddi ekolojik, ekonomik ve medikal sorunlara yol açabilmektedir. Taşınan bu denizel canlılar; bakteriler, mikroplar, küçük omurgasızlar ve birçok türün yumurtaları, kistleri ve larvalarıdır. Taşınan türler yeni çevrelerinde üreyebilen popülasyonlar oluşturabilecek kadar canlılıklarını sürdürebilir, istilacı tür olabilir, yerel türleri baskılayabilir ve idaresi güç sayılara ulaşabilirler.
Biliminsanları yabancı türlerin yeni yaşam alanlarına taşınması durumunu ilk olarak 1903 yılında Asya kökenli fitoplanktonik bir alg olan Odontella’nın (Biddulphia sinensis) Kuzey Denizi’nde yüksek miktarlarda bulunmasından sonra tanımışlardır. Fakat bilimsel komünitelerin bu sorunu ayrıntılı olarak çalışmaya başlamaları 1970’leri bulmuştur. 1980’lerin sonlarında Kanada ve Avustralya istilacı tür sorunları yaşayan ülkeler olmuşlardır.
İstilacı türlerin balast suyu ile taşınması sorunu büyük oranda ticaret hacminin son birkaç on yılda genişlemesine bağlıdır ve deniz ticaret hacminin genişlemeye devam ettiği göz önünde bulundurulursa; problemin en kritik noktasına henüz ulaşmamış olması mümkündür. Dünyanın birçok bölgesindeki etkiler yıkıcı olmuştur. Nicel veriler biyo-istila oranlarının artmaya devam ettiğini ve her geçen gün yeni alanların yabancı türler tarafından istila edildiğini göstermektedir.
İstilacı türlerin yayılımı günümüzde dünyanın ekolojik ve ekonomik refahına karşı en büyük tehditlerden biri olarak kabul edilmektedir. Bu türler biyoçeşitliliğe ve dünyanın ihtiyaç duyduğumuz zenginliklerine büyük zararlar vermektedirler. Doğrudan ve dolaylı sağlık problemleri giderek daha ciddileşmekte ve çevreye verilen zarar geri dönülmez olmaktadır.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde kaydedilmiş veya kaydedilmekte olan yüzlerce istila vakası bulunmaktadır.
Küresel Tepki
İstilacı türlerin taşınmasının önlenmesi ve istila durumunda doğru zamanlı ve etkili bir müdahale yapılması; devletler, ekonomik sektörler, sivil toplum organizasyonları ve uluslararası anlaşma tarafları ile işbirliğini gerektirmektedir. Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi, devletlerin “zararlı ya da yabancı türlerin istemli-istemsiz taşınması dahil, insan kaynaklı deniz kirliliğinin önlenmesi, azaltılması ve kontrol altına alınması” için birlikte çalışabileceği bir çerçeve sağlamaktadır.
Kaynak: www.imo.org/