AÇIK DENİZLERDE BİYOÇEŞİTLİLİĞİN KORUNMASI ANLAŞMASI’NA DOĞRU HÜKÜMETLERARASI MÜZAKERELERİN SEYRİ
Dr. Betül GÖKKIR
Açık denizlerdeki canlı ve cansız kaynakların son yıllarda aşırı derecede zarar görmesine karşın bu sorunu bütüncül şekilde ve küresel düzeyde ele alan bir mekanizmanın bulunmaması temel bir sorun olarak görülmektedir. Bu konuda Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında yürütülen tartışmalar ve alınan kararlar neticesinde, ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi çerçevesinde, açık denizlerde biyoçeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı üzerine hukuken bağlayıcı bir sözleşme geliştirilmesine yönelik görüşmeler başlamıştır. Ulusal Yargı Yetkisi Dışındaki Alanlarda Denizel Biyoçeşitlilik Üzerine Hükümetlerarası Konferans (Intergovernmental Conference on Marine Biodiversity of Areas Beyond National Jurisdiction) müzakerelerinin ilk üç turu 4-17 Eylül 2018, 25 Mart-5 Nisan 2019, 19-30 Ağustos 2019 tarihlerinde yürütülmüş; 9 Mart 2020’de başlaması gereken dördüncü ve son müzakere toplantıları ise COVID-19 salgını nedeniyle ertelenmiştir (BM 2020).
2000’li yılların başından bu yana uluslararası toplumun bu konuya giderek artan ilgisi ve atılan adımlar başlı başına bir başarı olarak değerlendirilebilir (Oral 2019). Müzakereler, (1) denizel genetik kaynaklarına (DGK) erişim ve kazançların paylaşımı, (2) deniz koruma alanları (DKA) gibi alan-odaklı yönetim araçları, (3) çevresel etki değerlendirmeleri ve (4) kapasite geliştirme ve denizel teknoloji transferi olmak üzere dört ana başlık ekseninde ilerlemektedir. Ağustos 2019 müzakereleri öncesi bir sözleşme taslağının oluşturulmuş olması, ülkelerin ortak bir metin üzerinden farklılaştıkları noktaların altını çizmeleri ve ortak bir zeminde tartışmaların yürütülebilmesi adına önemli bir gelişmedir. Düzenlenmiş taslak[1] ise COVID-19 salgını nedeniyle ertelenen dördüncü müzakere turunda görüşülecek.
Müzakerelerin şu ana kadar tamamlanan oturumlarında genel olarak fikir birliği sağlanan maddeler[2] bulunmakla beraber ülkeler veya ülke gruplarının bölündüğü konular da bulunmaktadır. Görüş farklılığı içeren konulardan; insanlığın ortak mirası ve denizlerin serbestliği kavramları bağlamında DGK’lar, alan-odaklı yönetim mekanizmaları olarak DKA’ların tanımlanması ve açık denizlerde biyoçeşitlilik konusunun çok boyutluluğu ve bu konudaki kurumsal bölünmüşlüğün yönetiliş şekli kritik hususlar arasında yer almaktadır.
Müzakereler süresince, açık denizler insanlığın ortak mirasıdır anlayışından yola çıkarak denizlerdeki genetik kaynaklardan edinilecek kazancın paylaşılması gerektiğini savunan gelişmekte olan ülkeler ile denizlerdeki serbestiyet hakkı nedeniyle kendi faaliyetlerinin ürünlerinden yararlanma önceliğini savunan gelişmiş ülkeler arasında belirgin görüş ayrılıkları yaşanmaktadır. DGK’ların getireceği maddi kazancın ne olacağı konusundaki belirsizlik, ülkelerin farklı varsayımlarla görüşlerini şekillendirmesi ve bu tartışmanın spekülatif düzeyde kalması sonucunu doğurmaktadır (De Santo ve diğ. 2020). Bu durum, imzalanacak sözleşmenin doğuracağı kurumsal yapı içerisinde siyasi bölünmelerden etkilenmeyecek tarafsız bir bilimsel danışma kurulu/komitesi gibi bir alt kuruluşun bulunmasının neden önemli olduğunu gösterir niteliktedir.
Açık denizlerde biyoçeşitliliğin korunması amaçlı alan-odaklı başlıca yöntem DKA’lardır. Müzakerelere katılan heyetler, DKA teriminin kullanılıp kullanılmaması veya kullanıldığında nasıl tanımlanması gerektiği konusunda ayrışmaktadır. Tanımlama yapılırken ‘DKA’ların çevrelerindeki alanlardan daha yüksek korumaya sahip olmaları’ ve ‘sürdürülebilir kullanım’ ifadelerinin kullanılması ve korumaya alınacak alanlar için süre belirlenmesi gibi birçok ayrıntıda farklılıklar dile getirilmektedir. Buna ilaveten, şu an açık deniz koruma alanları belirleme yetkisi bölgesel balıkçılık kuruluşlarındadır. Yeni sözleşme ile bu yetkinin bölgesel balıkçılık kuruluşlarında kalması veya yeni kurumlarla paylaşılması konusunda farklı görüşler öne sürülmektedir. Bazı çalışmalar, bölgesel deneyimlerin önemli olduğunu, kaleme alınan yeni sözleşmenin bu kapsamda şekillendirilmesi gerektiğini savunmaktadır (Balton 2019; Durussel ve diğ, 2017). Aslında bu soru, müzakerelerin tartışmalı konularından olan, açık denizlerin yönetişiminde mevcut kurumlarla imzalanacak sözleşme arasındaki işbirliği ve yetki paylaşımının ne şekilde belirleneceği hususuyla da ilgilidir.
Açık denizlerde biyoçeşitlilik konusu; balıkçılık, plastik kirliliği, iklim değişikliği ve benzeri çok sayıda konuyla ilişkisi olan çok boyutlu bir sorunsaldır. Bu boyutlardan birçoğu ile ilgili ulusal, bölgesel ve küresel kuruluş ve anlaşmalar bulunmaktadır. Çok sayıda ve düzeyde kurumsal yapının varlığı ve yetki paylaşımı konusunda kurumsal bölünmüşlük düşünüldüğünde, yeni bir sözleşmenin başarılı olabilmesi için bu kurumlar arasında tamamlayıcı ve görevdeşlik oluşturabilen akıllı bir kurumsal dizayna sahip olması gerektiği görülmektedir (De Santo ve diğ. 2019). Esasında yeni bir sözleşme ile amaç, bütüncül bir ekosistem yönetimi anlayışının uygulamaya geçirilmesidir. Ancak, taslak metninde tekrarla ‘var olan kurumların yetki alanları veya etkililiği zayıflatılmaksızın’ benzeri ibarelerin geçmesi, yeni sözleşmenin hedefine ulaşacak kapasiteye sahip olmaması ihtimalini düşündürmektedir.
Türkiye, düzenlenmiş sözleşme taslağında iki hususun altını çizmiştir. Bunlardan ilkinde, Madde 1’de geçen alan-odaklı yönetim araçları tanımında DKA ifadesinin kullanılmaması önerilmiştir. Türkiye, buna gerekçe olarak iki terim arasında zaman ve yer ölçekleri bakımından farklılıklar bulunmasını göstermektedir. İkinci olarak, Madde 48’de Taraflar Konferansı kararlarının oybirliği ile verilmesi desteklenmiş; taslakta yer alan ‘tüm çabalara rağmen oybirliğine ulaşılmaz ise, Konferans tarafından belirlenen prosedür kurallarında geçen yöntem uygulanır’ ibaresinin taslaktan çıkarılması önerilmiştir.
Müzakerelerin dördüncü ve planlanan son turu başlamadan önce hala açıklığa kavuşturulması ve ortaklık sağlanması gereken birçok sorun bulunmaktadır. İmzalanacak sözleşmenin daha etkili bir uluslararası düzenleyici aygıt olabilmesi ve gerçekten açık denizlerde biyoçeşitliliğin korunması konusunda ilerleme kaydedilebilmesi için akıllı kurumsal dizayn kavramı hayati önem teşkil etmektedir. Okyanusların yönetişimi konusunda ülkelerin sahip olduğu hak ve serbestliklerin yanı sıra çok sayıda anlaşma ve örgüt bulunmaktadır. Her aktör kendi yapısı, çıkarları ve öncelikleri çerçevesinde yeni bir kurumsal yapıya katkıda bulunmak istemektedir.
Açık denizlerde biyoçeşitlilik konusunda tüm aktörlerin bu sözleşme ile belirlenecek ortak kavramlar, ilkeler ve öncelikler etrafında birleşmesi; bunların ilgili diğer kurumlar tarafından da benimsenip eşgüdümle yürütülmesi ve kurulacak yapının etkili gözlemleme-denetleme-uygulatma kapasitesinin bulunması, açık denizlerdeki kaynakların başarılı bir şekilde korunmasına katkı sağlayacaktır.
Türkiye’nin açık denizlerle ilgili uluslararası gelişmeleri ilgi ile takip etmesi, bu alanların yönetişiminde sürdürülebilirlik ilkesini benimsemesi ve canlı genetik kaynaklar ve cansız minerallerin hakkaniyetli bir şekilde paylaşılması için çaba göstermesi gerekmektedir. Bununla birlikte, ulusal kurumlar düzeyinde de açık deniz koruma alanları, denizel genetik kaynaklar ve okyanusların yönetişimi konularında uzman yetiştirmek ve mevcut standartları içselleştirmek adına zaman kaybetmemesi gerekmektedir.
Kaynaklar
Balton, D. (2019). What will the BBNJ agreement mean for the Arctic fisheries agreement?. Marine Policy, 103745.
Birleşmiş Milletler. 2020. “Intergovernmental Conference on Marine Biodiversity of Areas Beyond National Jurisdiction ” <https://www.un.org/bbnj/> .
De Santo, Elizabeth M., ve diğ. 2019. “Protecting biodiversity in areas beyond national jurisdiction: An earth system governance perspective.” Earth System Governance 2: 100029.
De Santo, Elizabeth M., ve diğ. 2020. “Stuck in the middle with you (and not much time left): The third intergovernmental conference on biodiversity beyond national jurisdiction.” Marine Policy 117: 103957.
Durussel, C., Oyarzun, E. Soto. & Urrutia, O. 2017. Strengthening the legal and institutional framework of the Southeast pacific: Focus on the BBNJ package elements. International Journal of Marine and Coastal Law, 32 (4), 635-671.
Oral, Nilüfer. 2019. “Açık Denizler İçin Yeni Bir Uluslararası Anlaşma ve Deniz Koruma Alanları”, Algan N. ve Gönülal O., (Ed.) Ulusal Yetki Alanları Dışında Kalan Açık Denizlerin Korunması ve Yönetilmesi, Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), Yayın no: 50 İstanbul, Türkiye.
[1]“Textual proposals submitted by delegations by 20 February 2020, for consideration at the fourth session of the Intergovernmental conference on an international legally binding instrument under the United Nations Convention on the Law of the Sea on the conservation and sustainable use of marine biological diversity of areas beyond national jurisdiction (the Conference), in response to the invitation by the President of the Conference in her Note of 18 November 2019 (A/CONF.232/2020/3)” <https://www.un.org/bbnj/sites/www.un.org.bbnj/files/textual_proposals_compilation_article-by-article_-_15_april_2020.pdf >
[2] Bunlar büyük ölçüde Hazırlık Komitesi’nin 31 Temmuz 2017’de yayınladığı raporun ‘Bölüm A’ kısmında gecen başlıklardır. < https://undocs.org/A/AC.287/2017/PC.4/2>