Önsöz – Sibel Sezer

DENIZ POSTASI

ÖNSÖZ, 2023

Sibel Sezer

Sıcak bir yaz günü Gökçeada’da denize girmek, kışın Kaş’ta dalmak, bahar aylarında Boğaz’da  yunusları izlemek, Patara’da çıplak ayaklarla kumsalda yürümek, Çıralı sahilinde deniz kabukları toplamak, Trabzon’da kürekle denize açılıp balık tutmak, İstanbul trafiğinden kurtulmak için vapura binip martıları izlemek, Göceğin muhteşem koylarında tekneyle gezerken mutluluğu yakalamak…Denizlerle çevrili ülkemizin bize sunduğu imkanlar o kadar çok ki saymakla bitmez. Bizler cidden çok şanslıyız!

Topluma kültürel ve sosyal değer katan deniz ve kıyılar aynı zamanda önemli bir gelir kaynağıdır. Mavi ekonomi kapsamında yer alan turizm, balıkçılık, su ürünleri yetiştiriciliği, deniz taşımacılığı, limanlar ve gemi sökümü gibi geleneksel sektörlerlerin ekonomideki payı yüksek. Açık deniz rüzgar enerjisi, su sporları, biyoteknoloji ve madencilik gibi yeni gelişmekte olan sektörler ise ülkemizde henüz emekleme dönemindeler. Mavi ekonominin en önemli girdisi ise denizin kendisi. Ancak, denizi korumadan hatta kirleterek ve zarar vererek gerçekleşen aktiviteler sadece denizel ekosisteme zarar vermiyor, faaliyetlerin kendi sürdürülebilirliğini de riske atıyor. Aşırı ve yasa dışı avlanma nedeniyle balıkların sayısının azaldığını, büyük limanların yapıldığı kıyı kentlerinde denizin yüzülemez hale geldiğini, denize atılan plastiklerin deniz memelerini öldürdüğünü ve gemi kazalarından kaynaklı petrol sızıntılarının ekosistemi bozduğunu biliyoruz. Sonuç olarak, mavi büyümenin deniz ve kıyılara daha fazla zarar vermemesi için sürdürülebilir mavi ekonomiye geçişin aciliyetini ne kadar vurgulasak azdır. Özellikle Avrupa Birliği’nde sürdürülebilir mavi ekonomi gittikçe önem kazanmakta, ‘Yeşil Mütabakat’ın olmazsa olmaz parçası olarak görülmekte. Türkiye’de bizler henüz sürdürülebilir mavi ekonomiye geçiş konusunda emekleme dönemindeyiz.  Bu kapsamda bilgi ve becerilerin artırılması önem kazanıyor.

Denizlerimizi korumada zorlanan biz insanlar, bir de iklim değişikliğinin etkilerini yönetmek zorunda kalacağız. Kolay olacağa benzemiyor. İdeal olarak, bugünden itibaren denizleri kirleten alışkanlıklarımızı ve üretim modellerini değiştirmemiz gerekir. Ancak, değişim kolay değil ve zaman alıyor. Değişimi yakalayamazsak hem denizdeki yaşam zarar görecektir hem de sosyo-ekonomik yansımaları olumsuz olacaktır.

TÜDAV olarak, denizlere dokunan tüm konuları konuşmak istiyoruz.  Sürdürülebilirlik yaklaşımı çerçevesinde değişim için bilgi, bilinç ve becerilerin artmasını, paylaşımların çoğalması hedefimizdir. Bu hedefe ulaşmak için, Deniz Postası’nda yayınlanmak üzere tüm paydaşlardan kısa kısa yazılar rica edeceğiz.  Deniz Postası’nda yayımlanan tüm yazılar ve yorumlar yazarların kendi görüşünü yansıtır.

Deniz postası kimler için?  

Deniz Postası, denizi seven, deniz ekosistemini anlamak ve üzerinde düşünmek isteyen, denizi yaşam ve kent kültürünün bir parçası olarak gören, denizden ekonomik olarak fayda sağlayan ancak aynı zamanda korunması gerektiğini de bilen ve çaba gösterenler içindir.

Deniz Postası bizleri bir araya getiren bir paylaşım ortamıdır. Blog formatındaki yazılarda denizle ilgili hikayeler, anılar, deneyimler ve önerilere yer vereceğiz. Amacımız, bu yazı koleksiyonu ile daha fazla insanın denizleri sevmesini özendirmek, hayatlarının bir parçası haline getirmek, denizel biyoçeşitliliğin korunmasına katkıda bulunmak, sürdürülebilir mavi ekonomiye geçişi tartışmak, iklim değişikliğinin etkinlerini anlamak ve çözümler üretmektir.  Keyifle okunmasını arzu ettiğimiz Deniz Postası’na yazılarınızı bekliyoruz.