Bu canlılara dikkat!
Pelagia noctiluca (Forskal)
Mantar şekildeki vücudundan sarkan 8 adet küçük ve ağız çevresinde bulunan 4 adet büyük tentaküller (duyarga) ile hoş bir görüntü oluşturan 10 -15 cm. boyundaki Pelagia noctiluca aslında zehirli ve tehlikeli bir deniz anasıdır. Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayar. 50 metre derinliğe kadar görülebilir. Rengi kırmızımsı sarıdan mora doğru değişebilir. Bu hayvana Ege ve Akdeniz kıyılarında özellikle yaz aylarında sıkça rastlanabilir. Duyargalar (tentakül) etrafında bulunan yakıcı kapsüller ile insana dokunduğunda vücutta acılara neden olabilir. Bu tentaküller 50 cm uzunluğa kadar olabildiğinden hayvandan uzak durmak gerekmektedir. Hayvana dokunduğunuzda vücutta şişme, yanma, kızarıklıklar ve ateş görülebilir. Bu gibi durumlarda acıyan veya şişen organı zaman kaybetmeden sirke veya limonla yıkayınız, yarayı kaşımayınız veya silmek için bastırmayınız. Acı ve şişlik devam ederse en yakın sağlık merkezine gidiniz.
Rhopilema nomadica
Rhopilema nomadica kıyılarımız için az bilinen bir türdür. Dış görünüşü ile bir çana benzeyen bu türün vücudunun kenarlarında uzantılar bulunmaz. Yakıcı kapsüller ağız kolları üzerinde ve şemsiyenin çevresinde bulunurlar. DenizlerimizeSüveyş kanalından geçerek gelen bu tür, planktonlarla beslenir. Rhopilema nomadica hem eşeyli hem de eşeysiz olarak çoğalabildiği için oldukça yüksek üreme potansiyeline sahiptir. Böylece kısa sürede ve özellikle haziran-eylüle kadar olan yaz aylarında daha fazla görülür ve yüzücüler, balıkçılar ve dalgıçlar için potansiyel tehlike oluşturur.
Cassiopea andromeda (Forsskal, 1775)
Cassiopea andromeda Akdeniz’e Süveyş Kanalı yoluyla girmiştir. Ülkemizde ilk kayıt Sarsala Körfezi, Fethiye Göcek’ten bildirilmiştir. Daha sonra 6 örnek İskenderun Körfezi’nden bildirilmiştir. Ölüdeniz Lagünün’de yerleşik populasyon varlığı rapor edilmiştir. Cassiopea andromeda ilk olarak Ağustos 2000’de Ölüdeniz lagününün kuzeyinde sığ kısımda gözlemlendi. 2003 ve 2004 yıllarında lagünde çok miktarda tespit edilmiştir. Lagüne, akıntılarla, gemiler yoluyla fouling organizma şeklinde juvenil olarak, pelajik olarak balast sularıyla ya da ephira larvası olarak ulaşmış olabilir. Cassiopea andromeda derinliği 6 m’ye kadar olan kayalık sahillerde ve çamurlu-siltli diplerde, 4-10 m derinliklerde sığ sulak alanlarda Zostera marina yataklarında olmak üzere farklı habitat tiplerinde dağılım göstermektedir. Bu tür, nematosist adında vücutta acıya, deride kızarıklığa, kaşıntıya aynı zamanda kusmaya ve iskelet ağrılarına neden olabilecek toksin üreten nematosistlere sahiptir.
Chrysaora hysoscella
Deniz analarında bulunan yakıcı kapsül hücreleri, deriyle teması sonucunda patlar ve zehirini deriye zerk etmesiyle yanma ve kaşıntı başlatır. Kaşıntı daha sonra yerini acıya ve kızarıklığa bırakır (su toplama ve kanamada görülebilir). Bu acının önemsiz bir kaşınma ve ovuşturma ile geçiştirildiği zannedilse de bazı kimselerde nefes darlığı, bulantı ve mide krampları görülebilir. Suda bu denizanasına herhangi bir şekilde temas edilirse, sudan çıktıktan sonra kesinlikle kaşımamalı ve ovuşturulmamalıdır. Patlamamış yakıcı kapsüller varsa deriden bir havlu ile temizlemek suretiyle uzaklaştırılır. Yanan yerin tatlı suyla yıkanması ilk tedbir olarak yanlış bir uygulama olup, böyle bir uygulamanın, deniz suyu yoğunluğuna sahip patlamamış kapsüllerin, yoğunluk farkından dolayı patlamasına neden olması söz konusudur. Denizanasının dokunduğu bölgeyi amonyaklı su, veya o yoksa sirke ile silmek kazazedeyi rahatlatır. Ciddi yaralanmalarda doktora başvurmak gerekir, aksi halde daha kötü sonuçlar ortaya çıkabilir.
Fotoğraf: Melih Ertan ÇINAR
Macrorhynchia philippina (Filipin Hidroidi)
Bu tür sığ sularda görülür. Yoğun populasyonlar oluşturabilir. Özellikle çıplak vücutta acıya, kaşınmaya, yanmaya neden olmaktadır.
Fotoğraf: Melih Ertan ÇINAR
Lagocephalus sp. (Balon Balığı)
Denizlerimize Süveyş Kanalı’ndan giren bu tür zehir taşımaktadır. Bu balığa dokunulmaması ve yenmemesi gerekmektedir.