24.08.2020

BASIN BÜLTENİ

Türkiye’nin Karadeniz Münhasır Ekonomik Bölge’sinde Keşfettiği Doğal Gaz Hakkında

Bilindiği gibi, Karadeniz’de Ereğli’nin 170 km kuzeyinde Tuna 1 kuyusunda doğal gaza rastlanıldığı, sondaj ve sismik kesit verilerine göre 320 milyar m3 biyojenik gaz rezervinin saptandığı kamuoyuna açıklanmıştır. Söz konusu gaz sahasının ruhsatı % 100 Türkiye Petrolleri’ne ait olup, gaz bulunan kuyu, denizin 2117 m su derinliği olan bir noktadan açılmış ve gaz yaklaşık 1300 m’lerde (su sütunu ile birlikte yaklaşık 3500 m) Pliyosen yaşlı alüvyal fanlar içinde saptanmıştır.

Uzmanlar eski bir nehir deltası (büyük bir olasılıkla Pliyosen döneminde Karadeniz’e boşalan Tuna Nehri) kumların gözenekleri içinde toplanmış bu gazların, deltanın daha sığ kesimlerde artacağını ve rezervin daha da büyüyebileceğini dile getirmektedirler. Bununla birlikte, aynı jeolojik ortamda Romanya tarafından 2012 yıllarından beri saptanan doğal gaz üretimine hala geçilememiş olduğu ve bu derinliklerden gaz üretiminde bazı teknik zorlukların da olacağı (gaz havzasında açılacak diğer kuyuların birbirine bağlanması ve merkezi bir üretim hattının oluşturulması ve bu işlemin derin deniz ortamı nedeniyle zor olacağı ve yavaş yürüyeceği) ve bu nedenle üretimin 2023’e yetişemeyeceği de ifade edilmektedir. Bilindiği üzere Romanya’nın Exon Mobil ve gaz dağıtım şirketi Omw ortaklığına verdiği ruhsat alanında buldukları gazdan hala üretime geçilemedi.

Söz konusu doğal gaz rezervi, Türkiye’nin yıllık 40- 50 milyar m3’lük tüketimi göz önüne alındığında yaklaşık 6 yıllık tüketimimizi karşılamaktadır. Bununla birlikte Türkiye’nin tükettiği doğalgazın yaklaşık olarak sadece %5’ini ürettiği göz önüne alındığında bulunan gazın göreli büyüklüğü de kendini gösteriyor.

TÜDAV olarak 2016-2017 yıllarında Barbaros gemisi ile Karadeniz’de söz konusu bölgede sismik araştırma yapan ekibi, sismik veriler ışığında sondaja kararı veren ve yöneten tüm yerbilimcileri ve yöneticileri kutluyoruz. TÜDAV Türkiye’nin üç bir yanını çeviren denizlerde petrol ve doğal gaz araştırmaların yoğunlaştırılmasını teşvik etmeye bundan sonra da devam edecektir.

Bununla birlikte araştırmalar sırasında deniz çevresine ihtimam gösterilmesi başta da ülkemizin taraf olduğu ACCOBAMS sözleşmesine göre sismik çalışma ve sondaj sırasında deniz memelileri uzmanlarının gözlemci olarak gemide bulundurulması büyük önem arz etmektedir.

Son olarak, iklim değişikliğine neden olması nedeniyle fosil yakıtlardan uzaklaşılan bir küresel düzende yeni enerji kaynaklarına yönelmenin de gerekli olduğunu da unutmamalıyız.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.