Petrol Kirliliği

Türkiye’de Petrol Kirliliği ve Bazı Kazalar

Petroleum kelimesi Latince’de taş anlamına gelen “petra” ve yağ anlamına gelen “oleum” sözcüklerinden oluşmuştur (Petra oleum= Petrol).
Petrol halk arasında, yalnız belirli bir yakıtı (benzin, gazyağı, dizel – motorin, motor yağı, fuel oil) olarak bilinmesine rağmen, aslında petrol kelimesi, doğal halde yeraltında poroz ve poroz olmayan kayalar altında bulunan işlenmemiş ham petrol anlamına gelmektedir. Petrol bulunan yerlere traps (hazne taşları) adı verilir.

Petrol, ilk defa 1859 yılında Edwin Drake tarafından Pennysylvania’da satıhtan 23 m derinlikte keşfedilmiştir. Mezopotamya’da gemileri kalafatlamada bitum kullanılmıştır. Plinius (İ.S. 23-79, doğa bilimci 37 ciltlik Naturalis History yazarı) öksürük, kanama, romatizmada katranı kullanmıştır ve bugüne kadar gelmiştir. İncil’de Nuh’un gemisinin bitum ile kaplandığı yazılmıştır. XVIII yy.’da Rusya’da petrol damıtılmaktaydı. Türkiye’de 1897’de European Petroleum Company tarafından ilk kuyu Horadere (Hoşdere, Şarköy-Mürefte arası)’de açıldı ve günde 2 varil petrol elde edildi.1916-1917’de Rus işgalinde Hasan kale, Katranlı ve Kursat’ta petrol üretildi. İlk ekonomik üretim 1947’de Raman’da yapıldı. Türkiye’nin petrol rezervi 1 milyar ton hesaplanmıştır.

Petrol ürünlerinden 1860-1885’de gaz yağı, 1885-1986’da petrol yağları, sanayide yağlamada, 1900-1914 oto yakıtı olarak benzin kullanılmıştır. 1940’da Kraking ile yapay petrol dönemi başlamıştır. Başlangıçta 23 m’de bulunan petrol üretimi için bugün 3.000 m derinliğe kadar inilmiştir. Petrol taşımacılığında kullanılan tankerlerin 1886’da 2.500 t olan kapasitesi bugün 500.000 t’a yükselmiştir.
Petrolün orijinin tanımına ait değişik teoriler vardır. Petrol değişik canlıların (bitki ve hayvanların) çürüdükten sonraki kalıntılarından oluşan bakteriyolojik bozulma ürünüdür.

Petrolün yapısında bulunan bazı hidrokarbonlar deniz canlılarınca sentez edilirler. Bu biogenik bileşikler çok değildir, böylece petrolden ayrılırlar. Petrol hidrokarbonları biogenik olmayan reaksiyonlar sonucudur. Petrol içinde çok bulunan C15, C18, C27, C33 n-alkanlar deniz ve kara canlılarınca sentez edilir. Petrol oluşumu için başlıca organik materyal için uygun depolama, redüktore, çevre şartlarına ve sıcaklığa gerek vardır. Petrol bileşikleri yüksek sıcaklık ve yüksek basınç altında derinde oluşmaktadır. Deniz organik bileşikleri fitoplanktonlarca sentezlenen yağ asitlerince oluşturulur. Bunun olgunlaşması ile petrol ve gazı meydana gelir. Selüloz ve lignin olgunlaşması ise gaz ve kömürü verir.
Özetle petrol içinde tabii gazlar metan, etna, propan ve butandır. Sıvı kısım ham petrol olarak isimlendirilir. Bunun düşük molekül tartısı gazolin ve kerosen, önemli hidrokarbonlar parafin ve naftalen ve distilasyon bakiyesi asfaltenlerden oluşan ve inert bir bileşik olan asfalttır. Petrolün yanması ile azot ve kükürt bileşikleri istenmeyen nitrik ve sülfürik aside dönüşürler ve bu asit yağmurlarına sebep olmaktadır.

Petrolün Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri
Petrolün fiziksel özellikleri; yoğunluk, hacim, viskozite, fluoresans, renk ve koku, kalori değeri ve alevlenme noktasıdır.
Petrolün yoğunluğu, 60oF (15,5oC) sıcaklık ve 1 atmosfer basınç altındaki petrolün yoğunluğu ile ifade edilmektedir. Kimyasal bileşimine bağlı olarak 0.67-1.085 arasında değişmektedir. Petrol içerisindeki hidrokarbon yüzdesi, gaz miktarı, reçine, asfalt gibi ağır hidrokarbonların oranı, sülfür oranı, sıcaklık gibi faktörler petrolün yoğunluğunu etkilemektedir. Tanımlamada kullanılan ölçü Gravite: (A.P.I. Gravity) = 141.5 / spesifik dansite 60oF-131.5’dir.

Petrolde 1 varil, 159 litredir. Sıcaklık, basınç ve petrolün içersindeki çözünmüş maddeler petrol hacmini etkilemektedir.
Petrolün viskozitesi ve kırılma indisi bileşime bağlı olarak değişmektedir. Yoğunluk ve ağır bileşen miktarı arttıkça viskozite de artar. Sıcaklık ve gaz miktarı arttıkça viskozite düşer. Yoğunluğu hafif olan petrollerin kırılma indisleri de küçüktür.
Petrolün fluoresans özelliği, ultraviyole ışık altında sarı, yeşil, mavi renklerde flouresans göstermeleridir. Bu özellik eser miktardaki petrolün kolayca belirlenmesini sağlamaktadır.
Petrolün rengi yansıyan ışıkta yeşilimsi, içinden geçen (kırılan) ışıkta ise açık sarı, kırmızı ve bazen de siyahtır. Özgül ağırlık arttıkça renk de koyulaşır. Hafif hidrokarbonlu petroller hoş kokulu; doymamış hidrokarbon, kükürt ve nitrojen içeren petroller ise kötü kokuludur.
Petrolün kalori değeri, özgül ağırlığı ile ters orantılıdır.
Petrolün alevlenme noktası ise, üzerine alev tutulduğunda ilk ateşlenme anıdır. Alevlenme noktaları 15-120°C değişir ve ortalama ısıtma kuvvetleri 10,500 kcal/kg’dır. Çeşitli ısı derecelerinde distile edilebilen ürün oranlarının belirlenmesinde önemlidir.
Petrol, kimyasal olarak hidrokarbon karışımıdır. Yapısında hidrokarbonlar gaz, sıvı ve katı halde bulunur. Bunlardan C4 altı gaz, C2-C15 arası sıvı ve C16-C60 arası katıdır. Elementsel bileşimlerinde %82-87 karbon, %11.7-14.7 hidrojen, %0.1-5.5 kükürt, %0.1-1.5 azot, %0.1-4.5 oksijen ve %0.1-1.2 oranında organik madde bulunmaktadır.
Petrol hidrokarbonları ana grup olarak alifatik ve aromatik olmak üzere 2’ye ayrılırlar. Bu bileşiklerin temel maddesi, bitki ve hayvanlarda oluşan pek çok maddenin de temel maddesi olan isoprendir.
Petrol açısından en önemli hidrokarbonlar; Parafin veya metan (CnH2n+2); Olefin (Naften) (CnH2n); Aromat (CnH2n-6) (Aromatikler) ve Asetilen (CnH2n-2) serileridir.

Ham Petrol
Ham petrol, kaynama derecesine (k.d) göre fraksiyonlandırılır. Bu fraksiyonlandırma sonucu değişik kullanma alanına göre sınıflandırılır.

Kaynama Derecesi (k.d)    Karbon sayısı (C)
Petrol gazları         30                                 3-4
Hafif gazolin          30-140                           4-6
Nafta                   120-175                         7-10
Kerosen               165-200                        10-16
Gaz yağı (diesel)    175-365                        15-20
Fuel oil ve bakiye   350                              20+

Denizde Petrol Bileşikleri
Denizde petrol bileşikleri; tanker kazaları, balast suyu boşaltma, gemi trafiği, rafineri tesislerinden (alınan tedbirlerle bu kirlilik 70 kg’dan 1984’te 1 kg’a düşürüldü), tankere petrol yükleme veya boşaltma tesisleri, denizde petrol üretimi, karasal kirlilik, endüstri, otomobil egzozundan çıkan gazların yağmur ile denize ulaşması sonucu oluşur.
Denize bulaşan petrol, deniz suyunda çözünmüş, dağılmış veya parçacıklara tutunmuş (absorbe /adsorbe/sorbe), sedimente, kıyıda ve kayalıklara tutunmuş olarak bulunur.
Petrol denizde uzun zaman sebatlı kalır, uçucu kısmı uçar veya mikrobiyal degradasyona uğrar. Petrol alkanları sedimentte iki sene kalır. Dallı alifatik hidrokarbon bileşikleri dalsız bileşiklerden daha geç parçalanırlar. Sedimentten petrolün eksilmesi deniz suyuna geçiş ile ve mikrobiyal parçalanma ile olur. Bu önemli bir miktardır. Aromatik bileşiklerde, parçalanma alifatik dallı derivelerden yavaştır. Ayrıca farklı bir şekilde parçalanırlar. Petrol ayrıca denizde kayalık bölgede koylarda, deniz canlılarında ve algler üzerinde yığışır. Deniz suyundaki ppb değerindeki kirlilik, canlıda yığışma sonucu ppm değerine ulaşır.

Sedimentte Hidrokarbon Bileşikleri
Sediment heterojen yapıya sahiptir ve bu bölgeden bölgeye değişir. İyi pekişmemiş partiküllerden oluşur. Kimyasal yapısı, partikül boyutu, orjini, sedimentasyon hızı ve dağılımı değişiktir. Kıtasal sınırdakine neritic, açıkta okyanustakine oceanic denir. Sediment taneciklerinin boyutuna göre de sınıflandırılır. Çamur 4 µm<, sild 1/256-1/32 mm, sans 1/16-1 mm (çok kaba 1, kaba ½, orta 1/8, çok ince 1/6), granül 2 mm, peble 4 mm, cobble 64 mm, bouldes 256 mm boyuttadır.
Sedimentte balık iskelet atığı (100-1000 µm), köpek balığı dişi (2000-10000 µm), biyolojik bileşikler (1-10 µm), siliko flagellatlar (10-100 µm), diatomda (10-2000 µm), hava tozları (1-100 µm), plaj kumu (100-2000 µm) bulunur.
Deniz tabanını oluşturan kayalar; fosforit, barit, glaukonit ve zoolit yapısındadır. Fosforit Ca5(PO4)3F, bu iskelet ve deniz kabuklularından oluşur. Ayrıca yavaş bir hızla karbonat, fosfatın yerini alır. Fosforit oluşumu hızı 100 yılda 1-10 mm’dir. Basit BaSO4, glaukonit ve zoolit deniz omurgasız materyal ürünüdür. Zeolit ekseriya CaCO3, glaukonit demirce zengin silikat yapısındadır.
Sedimentte petrol hidrokarbonları kaza ve deniz araçlarından (temizleme, yanma), tanker kazalarından, sintine vs’den gelir. Ayrıca hidrokarbon bileşikleri biogenik (biogenic, biogenous) olarak deniz canlılarında sentez sonucu oluşur. Bunlardan deniz alglerinde C17 hidrokarbon bileşiği yüksektir. Diğer deniz canlıları ise C31’e kadar hidrokarbon bileşiği sentezler.

Deniz Suyunda Tespit Edilen Hidrokarbonlar
Deniz suyunda (µg/l) metan 0.025-1.25, n-alkanlar (0.3-1.5), C14-C33, pristan 0.015-0.043, fitan, naftalen 3-8, benzen 3-13, indanes 4-13, indenes 5-13, naftene 0-25, asenaftene 4-9, fluoren 3-12, fenantren 0-15, tetraaromatik 2-7, benztiofen 0-25, dibenztiofen 0-9 bulunmuştur. Aromatik hidrokarbonlar derinliğe doğru artarlar. Bunların yanında uçucu hidrokarbonlar (C4-C8) deniz suyunda tespit edilmiştir. Yüzey suyunda bulunan n-alkanların (C27-C29) kaynağı biyolojiktir.
Deniz suyunda tespit edilen petrol bileşenleri aşağıda verilmiştir:
Oktadekan; Heptadekan; Nonadekapenten; Heneikosahekzen; Metilhekzadekan; Pristan, Fitan, Squalens.
Petrolün suda çözünürlüğü suyun içerdiği tuza bağlıdır.

Tuz konsantrasyonu %    Çözünürlük 105 mol/l
Ham petrol   200       0                                   2.5
1.5                                1.8
2.9                                1
3.9                                0.7
Nafta           250       0                                   3.9
2.9                                3.7
3.9                                3.5
Kerosen        350      0                                   6.3
Diesel           200      2.9                                 0.8
3.9                                 0.5
Gaz yağı        250      0                                   1.8
3.9                                0.1

Su-Atmosfer Yüzey Arası Petrol Kirliliği
Su yüzeyinde petrol kirliliği çok yüksektir. Tabii organik (monomoleküler) film ile Okyanus kaplıdır. Bu bölgede C11-C22 doymuş, doymamış, esterleşmiş, C12-C16 alkol, organik karbon bileşikleri ile azot, fosfor bileşikleri bulunmaktadır. Ayrıca palmitik, miristik ve uzun zincirli çok doymamış asitler tespit edilmiştir. C15 dallı asitler çok azdır ve bu az bakteri faaliyetini göstermektedir.
Güneş ışığı UV, çifte bağlı bileşiklere etki etmektedir. Bazı bileşikler polimerleşir ve dibe çöker. Ayrıca deniz atmosferinde yağ asitleri bulunmuştur.
Bu film halindeki petrol:
• Uçma ve evaporasyonu geciktirir
• Dalganın bullerine lokalize olmuş zararlı gaz değişimini (su-hava arası) önler. Ayrıca bu alglerin CO2 almasını engeller.
• Işık ile değişir.
Satıhta Pb, Fe, Ni, Cu, Zn, Cd konsantrasyonu (organik ve partiküle bağlı olarak) artar.

Denizlerde Tespit Edilen Petrol Miktarları
Güney Baltık Denizi’nde 2-130 µg/l (1983); İngiltere sahili 0.7 µg/l sahil dışında açıkta, 12 µg/l sahilde (1990-1991), 9.3-48 µg/l (1993); Atlantik’te Rhode Island Moonstone’da Nort Cope kazasında 2700 ton dökülen petrolden sonra bulunan PAH miktarı 4-132 gün sonra 384-115 µg/l (1986); Meksika Körfezi 0.4-66.8 µg/l (1982); Kuzey Atlantik Okyanusu 17-147 µg/l; Akdeniz Türkiye sahili >400 ng/l (1987); Batı Akdeniz 1-123 µg/l(1979); Girit 0.145 µg/l (1998); Createn Sea, Yunanistan 0.092-0.317 µg/l (1997); Augusta Körfezi, İtalya 0.1-0.4 µg/l (1984); Adriyatik Denizi kıyı 1.40-10.98 mg/l; Cortiou (Fransa) 104 µg/l (1988); Lyons Körfezi 23 µg/l (1983), 18-23 µg/l (1988); Kuzeybatı Arap Körfezi 500 µg/l (1986); Batı Hint sahili 120-2440 µg/l (1979); Arap Körfezi 3.25-25.33 µg/l; Katar 1.2-428 µg/l (1986); Kızıl Deniz 6-1685 µg/l; Tayland 1.9-72 µg/l (1991); Sevastopol 540 µg/l (1990); Yalta 180 µg/l (1991); Novorossisk, Gelendzhik 130 µg/l (1992); Hazar Denizi 0.06-0.23 mg/l (1981-1993 arası), 230 µg/l (1997)
1980-1989 yılları arasında Karadeniz’e giren petrol miktarı 80000 ton’dur.
Hazar Denizi’ne atılan petrol kirliliği miktarı 1986-1992, 44.5-157.6 bin ton petrol (367-1390 ton fenoldür).
Karadeniz’de büyük gemi trafiği, İstanbul Boğazı-Odesa-Yalta-Batum arasındadır. Bu bölgede 1985-1989 arası petrol kirliliği 1-3.5 mg/l’dir. Petrol filmi kalınlığı 0.038 mm (1 km2 deniz suyu 40 kg petrol içerir) hesaplandı. Buna göre Karadeniz’de 58-300 ton petrol yüzmektedir.
Bu sonuçlar gösteriyor ki denizde petrol kirliliği çok değişik dağılım göstermektedir.
Dünya geçitlerinde durum; Manş Denizi 3.4-9 µg/l (1981), 9 ng/l 81993-1994); Florida Boğazı 47 µg/l; Yucatan Boğazı 12 µg/l; Sao Sebastio Boğazı (Brezilya) 49.6 µg/l (1995); Johor Boğazı (Malezya) 2.795 µg/l (1995).

Türkiye Denizlerinde ve Boğazlarında (mak.) Petrol Kirliliği (µg/l)
Karadeniz    İstanbul Boğazı    Haliç    Marmara Denizi    Çanakkale Boğazı
Giriş    Çıkış                                             Giriş    Çıkış
1997    44.6               43.1               66.8         64                    112     106
1998    16.1               9.5                45.3          40.3                 45.9    35
1999    126.9             13.4               25.2         15.8                 11.8    106.4
2000    64.8               19.2   77.7      44.5         41.4                19.6    31.7
2001    97.7               148    607.6    87.2         148                  87.2    87.2
2002    209.2             45.5   1100     752          36                   44.3     592.7
2003    47.8               255    650.9    110          4.9                  102      490.3
2004    277.1             130    249.6    1220        23.5                 27.1    324.3

Suda Petrol Kirliliği Tayini
Belli miktar (800 ml, 3 l) deniz suyu alınır ayırma hunisine konur ve organik solventler ile ekstre edilir. Solvent olarak hekzan, diklorometan (DCM), metilenklorid nadiren karbon tetraklorür kullanılır. DCM ile ekstraksiyonu UNESCO (1984) tavsiye eder. Bunun sebebi DCM’nin kaynama derecesinin düşük olması (35oC) olması ve böylece uçucu petrol hidrokarbonlarının distilasyon esnasında kaybının önlenmiş olmasıdır. Solventin distilasyonu için vakum uygulaması da literatürde kayıtlıdır. Fakat bu HK kaybına sebep olabilir. Bu sebepten uygun değildir. Adi distilasyon uygulamasında distilasyon balonu ile soğutucu arasına deve boynu yerine koruyucu özel başlık (Dimroth başlığı) konur. Böylece uçucu HK kaybı en aza indirilir. Su örneğinin analizinin 7 gün içinde yapılması istenir. Bekletilen örneğe koruyucu olarak DCM ilave edilir.
Örnek alınan kabı dikromat-sülfürik asit, çeşme suyu, aseton ve son olarak 5 defa DCM ile yıkanır.

Denizde Petrolün Degradasyonu, Kaybı
Petrol denizde;
1. Uçma (Evaporasyon)
2. Işık etkisi ve oksidasyon (Fotooksidasyon)
3. Çökme (Sedimentasyon)
4. Mikrobiyal dönüşüm degradasyon (Biodegradasyon)
5. Kuma absorbsiyon/adsorbsiyon/sorbsiyon
C12’den küçük olan petrol komponetleri ilk 8 saatte tamamen kaybolur. Aromatiklerden benzol ve naftalen ise uçucudur. Genelde halkalı grubun alkilli deriveleri daha az uçucudurlar.

Petrol Kirliliğinin Deniz Ekosistemine Zararlı Etkileri
Bütün denizlerdeki petrol sızıntıları, gemilerden sızan petrol kalıntıları, gemilerin kaza sonrası denize dökülen petrol deniz ekosistemi için zararlı etki yapar. Ancak bu etki petrolün miktarına, dağılımın oranına, dağılan alanın yapısına bağlı olarak değişir. Örneğin, petrol kirliliğinin balıkçılığa etkisi en çok üreme ve göç dönemlerinde ve İstanbul boğazı gibi dar boğazlarda olur. Ekolojik veya biyolojik bir koridor görevi yapan bu tür boğazlarda görülebilecek petrol yayılmaları örneğin Akdeniz ve Karadeniz arasında olan başta balık göçleri zamanından olursa göçler etkilenirler. Ayrıca, yayılan petrolün balık avlama takımlarına verdiği zararlar da vardır. Bütün bu nedenlerle, balıkçılığa verilen zararlar hesaplanırken bütün bu etkiler dikkatlice incelenmeli ve geçmişe ve geleceğe dönük av değerleri tahminleri yapılmalıdır. Kaza sonrası genellikle tazmin konusunda taraflar farklı pozisyonlar alabilir. Bunu önlemek için bölgede daha evvel yapılmış petrol kirliliği izleme araştırmaları ile balıkçılık istatistiklerinden yararlanılır.
Balıkçılığa verilen zararlar için balık yetiştirilen alanlar, ağ kafesler, midye ve istiridye çiftlikleri, ağ dalyanlar ile olta balıkçıları dahil herkesin zararının tanzimi için çaba sarf edilir. Petrol yayılması balıkları üç şekilde etkiler. Bunların başında balıkların letal dozun üzerine çıkan ölümler gelir. Örneğin, bentik balıklardan dil, kalkan, pisi ve diğer balıkların ölümü buna örnektir. 1994’te olan Nassia kazası sırasında kaya balıkları ile birlikte genç kalkan yavruları da petrolden etkilenmişlerdir.
Su canlılarının yumurta ve larvalarının petrol kirliliğine daha fazla duyarlı olduğu bilinmektedir. Birçok balık, kabuklu ve eklembacaklı ilk evrelerini yüzeyde yüzerek geçirir ve bu durumda petrolden fazlasıyla etkilenirler. Petrol kirliliği eğer geniş bir alana yayılmışsa, yumurtlama dönemine denk gelmişse ve belli türlerin özel olarak yumurtlama alanları olarak seçtikleri yerlere yayılmışsa su ürünleri stokları risk altındadır (Ipıeca/IMO, 1997).
Diğer yandan, petrol kirliliğinde su ürünlerindeki lezzet değişimi ve petrol kokusu üreticileri zor durumda bırakır. Özellikle ağ kafeslerde yetiştirilen balıklar ile midye ve istiridye gibi türlerin kaçma şansı olmadıklarından petrol kokusu bu ürünlere sinebilir ve tüketime mani olur, bu ise üreticiler için bazen büyük zararlara neden olabilir. Bu türlerin tüketimi için güvenilir laboratuarlarda analiz edildikten sonra yenilmesi tavsiye edilir.
Bu durum özellikle geleneksel yöntemlerle balık avlayan balıkçılar için uzun dönemli zararlara neden olabilirler.
Petrol kirliliğinin denizdeki besin zincirine verdiği etki de önemlidir. Özellikle üreme ve yumurta alanları, verimli kıyılar ile fitoplanktondan başlayıp en üst beslenme seviyesine kadar giden besin zincirindeki etkilenme bilimsel olarak izlenmelidir. Ancak burada verilen zararın maddi olarak karşılığı için geliştirilmiş ve kabul edilmiş bir yöntem yoktur. Bu nedenle her kaza ayrı bir inceleme konusudur ve deniz ekosistemine vereceği zararı araştırmak önemli olmakla birlikte asıl olan kirlenmenin önlenmesi için çaba göstermektedir. Bu ise uygun stratejik planlar yapma, uygun malzemeyi kullanmasını bilen uzmanlar yetiştirme, tanzim için bütün verileri toplama yanında dünyadaki gelişmeleri takip eden uzman ve devlet organları ile işbirliği yaparak sağlanabilir.
Petrol kirlenmesinin kumluk alanlara vereceği ekolojik zararlar daha çok supra ve mediolirotal bölgedeki makro bentik ve meio bentik canlıların etkilenmesine göre değerlendirilebilir. Örneğin, med-cezir hattında yaşayan organizmalar, yengeç ve karides türleri, kum midyesi, deniz çakısı, kurtlar etkilenir. Kayalık alanlarda ise midye ve istiridye, deniz yıldızları, kabuklu deniz canlıları, bazı deniz yosunları ve deniz çayırları, deniz şakayıkları, çin şapkası, yengeç ve karides türleri, Amfipod ve izopodlar ile Balanus türleri de petrolün yayılmasından etkilenir.
Petrol kazaları meydana gelmeden önce kıyılarda yapılacak petrol kirliliği acil eylem hazırlık ve önleme planları için hassas alanların haritalanması önemli bir süreçtir. Bu süreçte değişik kıyısal kaynakların durumu haritaya işlenerek kirlenmenin önlenmesinde önceliklerin sıralanması yapılır. Bu öncelikler örneğin GIS yoluyla bir veri bankasına veya harita üzerine işlenebilir. Hassas alanların haritalanmasında temizlenme stratejilerinin buluşması veya birbirini tamamlaması gerekir. Hassas alanların haritalanması yapılmadan yapılan temizlik işlemleri eksiktir. Bu nedenle, ilgili kurumlara ve araştırmacılara yardımcı olacak bu haritalama, basit, pratik, kolay anlaşabilir olmalıdır. Bu amaçla, haritalanılacak alanın kıyı tipi, habitat tipleri, (Deniz çayırları, mercan resifleri, yosunluk alanlar v.s) koruma altındaki alanlar, balıkçılık etkinlikleri, balık yetiştirme alanları, tarihi alanlar ve sosyo-ekonomik veriler başta olmak üzere haritalara geçirilir. Kıyı tiplerinin haritaya geçirilmesinde genellikle çevresel hassasiyet indeksi kullanılır (Ipieca-IMO, 1996).
Diğer yandan, su kuşları petrol yayılmasından en fazla etkilenen canlılardan biridir. Bu kuşların başta kanatları olmak üzere petrolden arındırılması için özel yöntemler bulunmaktadır. Uzman olmayanların yapacakları müdahale çoğu kez canlılara fayda yerine zarar verir. Bu nedenle uzmanlaşmış kurumlardan teknik destek istenmelidir.

1975-2012 Yılları Arasında Denizde Petrol Kirliliği Yaratan Bazı Kazalar
1975 Jacob Maersk’in Leixos Limanı, Portekiz’de dibe oturması makine dairesinde bir patlamaya ve bütün geminin ateş almasına neden oldu. Altı kişi öldü. Yanan petrolden kaynaklanan duman yerel halkı oldukça kötü etkilendi ve dökülen petrol 20 mil uzunluğundaki sahili ve balıkçılık alanlarını kirletti. Sonunda gemi parçalandı. Toplam 88.000 ton petrol döküldü.
1976 Urquiola İspanya`da La Coruna’ya girerken petrol sızmasına sebep olacak şekilde dibe oturdu. Bu patlamalar ve çıkan yangın izledi. Yayılan kirlilik kabuklu deniz canlılarına ve deniz ortamına zarar verdi. Devam eden patlamalar şehirde hasarlara yol açtı ve oluşan duman yerli halkı etkiledi. 108.000 ton petrol döküldü ve toplam kirlilik hasarı ve temizleme masrafları 62 milyon dolar tuttu.
1977 Honolulu`dan 300 mil uzakta Hawaiian Patriot’un omurgasında 100 ft’lik bir çatlak oluştu. Petrolun denize sızması, gemiyi çevreleyen bir yangın çıkaran büyük bir patlama ve petrol dökülmesi ile sonuçlandı. Daha sonra gemi ikiye bölündü ve battı. Bir adam öldü ve dökülen 99.000 ton petrol adalardan uzağa sürüklendi. Gemi ve taşıdığı kargo toplam 32 milyon dolar değerindeydi.
1978 Amaco Cadiz kötü hava koşullarında dümen donanımı hatasından dolayı Fransa’nın kuzey sahillerinde kazaya uğradı. Sahile çekme girişimlerine rağmen, gemi karaya oturduktan sonra ölümcül çevre hasarına sebep olan 223.000 ton petrol dökülmüştü. Daha sonra Fransa, tankerleri kıyılarından uzaklaştırmak, IMO ise büyük gemilerdeki dümen donanımının performans standartlarını iyileştirmek için önlemler aldı. Bu kaydedilen en büyük petrol kazasıydı ve Fransa hükümeti ile diğer kuruluşlar lehine olan dava 10 yılın üzerinde devam etti. Son anlaşma gemi ve kargo için 32 milyon dolar ve Fransa yararına talepler için 253 milyon Euro’nun üzerinde tuttu.
1973 İspanya’nın kuzeybatı kıyısında Andros Patris’in omurgasında 15 metrelik bir çatlak açılınca gemi terk edildi. Bir patlama ve yangın takip etti; yaklaşık 50.000 ton petrol döküldü ve 30 kişi öldü. Gemi güneye çekildi ve geri kalan petrol diğer tankerlere nakledildi.
1979 Betelgeuse İrlanda’daki Bantry Limanı’nda petrol boşaltırken havaya uçtu. Terminal büyük zarara uğradı ve ağır düzeyde petrol kirliliği oluştu. 64.000 ton petrol döküldü. 50 kişi öldü ve nihai borç talebi yaklaşık 120 milyon dolar tutarındaydı.
1979 Atlantic Empress, Hindi Adalarının batısındaki Tobago açıklarında Aegean Captain ile çarpıştı. Gemiler çarpışmadan sonra ateş aldı. Kaza 29 ölümle sonuçlandı. Sonunda Atlantic Empress taşıdığı 270.000 ton ham petrolle battı. Aynı zamanda Aegean Captain’dan da şiddetli sızma oldu. Kayıplar Londra deniz sigortası borsası tarafından verilen rekor bir ödeme ile karşılandı.
1979 Burrnah Agate yük gemisi Mimosa ile Teksas açıklarında çarpıştı. Kazayı haftalarca süren yangın ve patlamalar izledi. Yaklaşık 10.000 ton petrol döküldü ve yandı. 32 kişi yaşamlarını kaybetti. Her iki geminin sigortalı değeri yaklaşık 13 milyon dolardı.
1979 93.000 ton petrol taşıyan Independenta ile kuru yük gemisi Evrialy İstanbul Boğazı’nın tam güneyinde çarpıştılar. Independenta ateş aldı ve ateş Evrialy’e sıçradı. Independenta’nın mürettebatından 42 kişi öldü ve gemi yanmaya devam ederek sahile sürüklendi. Gemi büyük ekolojik zarara sebep vererek haftalarca yanmaya devam etti. En sonunda yangın kendiliğinden bitti. Bir yaşındaki Indepententa’nın sigortalı değeri 40 milyon doların üzerindeydi ve Evrialy ise 2.5 milyon Euro değerindeydi. 94.000 ton petrolün 30.000 tonu yanarken kalanı denize yayıldı ve 5.5 km’lik bir alan yoğun kirlenme etkisine girdi. Birçok deniz canlısı öldü, midye ve istiridye alanları petrolle kaplandı.
1983 Assami, 53.000 ton petrol ile yüklüyken, Muscat-Umman’ın 55 mil açığında makine dairesinde önemli bir yangına tanık oldu. Ateş geminin geri kalan kısmına, petrol ise denize yayıldı. Gemi terk edildi ve daha sonra açığa çekildi ve battı.
1983 İspanya`ya doğru yol alan Castillo de Bellver, Körfez’den yüklediği 250.000 ton hafif ham petrolle, Saldanya Körfezi, Güney Afrika açıklarında alev aldı. Mürettebat gemiyi terk etti; üç kişi öldü ve gemi büyük bir patlamadan sonra battı. Sahilden esen rüzgar petrolü kıyıdan uzağa sürükledi. Fakat ateşten meydana gelen siyah, petrol içeren yağmur mahsule ve yeni kırkılan koyunlara zarar verdi. Gemi 18 milyon dolar, kargo ise 54 milyon dolar karşılığında sigortalıydı.
1985 Nova, İran’ın 20 mil güneyinde, Körfez mevkiinde 70.000 ton petrol kaybı vererek battı.
1988 Odyssey, Nova Scotia’nın 700 mil açığında 132.000 ton petrol kaybı vererek battı.
1989 Exxon Valdez, 37.000 ton petrol dökülmesine ve ölümcül çevre hasarına neden olarak, Alaska sahilinin açıklarında karaya oturdu. Maliyet; temizleme masrafları, para cezası ve tazminat içinde 51 milyar dolar üzerinde; eğer yürürlükteki mahkeme hükümleri onaylanırsa 10 milyar dolar kadar tuttu. Bu kaza OPA 90’a ve başka önlemlerin alınmasına yol açtı.
1989 Kharg V, Afrika’nın kuzey batı sahili açıklarında 70.000 ton ham petrol dökerek patladı. Hiç bir kıyı devleti geminin sahili yakınına yaklaşmasına izin vermediği için, kalan kargosunun nakli için geminin güneye doğru 1.500 mil çekilmesi gerekti.
1991 ABT Summer, Angola’nın 700 mil açığında 260.000 ton petrol kaybı ile battı.
1991 Ro-ro gemisi Moby Prince, 80.000 ton hafif ham petrol taşıyan Agip Abzurro’ya Livarno-İtalya’da demirlenmiş haldeyken çarptı. Arabalı vapur ateş aldı ve 143 kişi öldü. Yangın yedi gün devam etti ve orta dereceli deniz kirliliği geniş bir alanı etkiledi. Çarpışma, İtalyan mahkemelerinin resmi dava açması ve Moby Prince’in sahibince mürettebat dikkatsizliği gerekçesiyle sorumluluk sınırlandırılması deklarasyonu verilmesi ile sonuçlandı.
1991 144.000 ton ham petrol yüklü MT Haven, Cenova açıklarında demirlemişken ateş aldı ve seri patlamalar geçirdi. Gemi üç ana parçaya bölündü ve daha sonra battığı sığ sulara çekildi. Petrolun çoğu yangın sırasında tüketildi, fakat 10.000 tonun üzerinde petrol ve yanmış petrol artığı sızdı.
1992 Aegean Sea, La Coruna-İspanya’da kötü hava koşullarında dibe oturdu. Gemi ikiye bölündü ve ateş aldı. 74.000 ton petrol döküldü ve geniş ölçüde çevresel zarar oluştu. Kazayı takiben balıkçılıkta oluşan kısıtlamalar 3000 balıkçıyı etkiledi. Balıkçılar tarafından talep edilen 152 milyon dolar tutarındaki tazminat için İspanyol mahkemelerine başvurulmuştu.
1993 84.000 ton kuzey Denizi ham petrolü ile yüklü MV Braer, Shetland Adaları, İngiltere’nin güneyinde motor arızası geçirdi. Gemi kötü hava koşullarında kıyıya sürüklendi ve kayalıklarda parçalandı. 85.000 tonu bulan tüm kargo ve akaryakıt aktı ve balıkçılık alanlarına ve çevreye büyük zarar verdi; kıyıya uçan toz halindeki petrol serpintisi çiftlik alanlarını kirletti. Bu durum, Shetland Adaları Konseyi ve diğerlerinin temizleme masrafı ve doğaya verilen hasar için, İngiliz hükümetinin ise temizleme aktivitelerinin tanzimi için kapsamlı bir talepte bulunmalarına yol açtı. Ocak 1996’da, 75 milyon dolar miktarındaki talebin karşılanmasına rağmen davacılar tazminat için 100 milyon dolar daha istediler. Braer kazasının sonucunda, İngiltere Donaldson soruşturması başlatıldı.
1994 İstanbul boğasında Nassia ve shipbroker kazalarının meydana gelmesi, 29 denizcinin ölümü, 20.000 ton petrolün boğaza yayılması su ürünleri stoklarına büyük darbe vuruldu.
1996 Sea Empress limana girerken Milford Haven, İngiltere`de karaya oturdu. Kötü hava koşulları tekrar yüzdürmeyi zorlaştırıyordu ve 65.000 ton petrol denize döküldü. Hassas kıyı şeridine ve balıkçılığa ciddi boyutlarda zararlar geldi. Taleplerin toplam değerinin Braer ile ilgili olanları geçmesi muhtemeldir. Gemi sonunda yüzdürüldü ve geri kalan petrolün diğer gemilere nakli için limana alındı.
1999 Volganeft kazası, gemi ikiye bölündü. 3086 ton petrol Florya ve Marmara denizine yayıldı.
2002 Gotia, 25 ton fuel-oil İstanbul Boğazı, Haliç ve Marmara’ya yayıldı.
2003 Svyatov Panteleymon gemisinin 423 ton yakıtla Anadolu fenerinde kayalara vurdu ve petrol yayıldı.
2003 Tasman Spirit, 12.000 ton üzerinde Umman Denizi’ne petrol döküldü. 16 km’lik sahil şeridi kirlendi.
2004 Athos 1, Delaware nehrinde, 265.000 galon (yaklaşık 860 ton) ham petrol döküldü.
2004 MV Selendang Ayu, Batı Alaska’da karaya oturdu, gemi ikiye bölündü ve bunun sonucunda 1.560 ton petrol denize döküldü.
2007 Kab 101, Meksika’da 1.869 ton petrol dökülmüştür.
2010 MT Bunga Kelana 3, Singapur Boğazı’nda yük gemisi ile çarpıştı. 2000 ton petrol denize döküldü.
2010 BP Deepwater Horizon, ABD tarihindeki en büyük petrol sızıntısıdır. 492.000 ton petrol Meksika Körfezi’ne yayıldı ve ekolokik olarak büyük zarar meydana geldi. Kazadan Missisippi Nehri deltası da etkilendi. 11 kişi öldü ve 17 kişi yaralandı.
2010 MSC (Mediterranean Shipping Company) Chitra, konteyner gemisi olup Jawaharlal Nehru Limanında başka gemi ile çarpıştı. Ortalama 600 ton petrol döküldü.
2011 TK Bremen, Fransa’da meydana geldi ve yaklaşık 220 ton petrol döküldü.

Ayrıca, 1978 yılında zararlı atık içeren kazalar için MAPROL tutanağı çıkarılmıştır. 1989 yılında kurtarılan mal üzerine Uluslararası Konferans-kurtarılan mal üzerine geçerli kurallar getirdi ve petrol kirliliğini önlemek için kurtarma gemilerine sınırlı tazminat hükmü getirildi. 1990 yılında, US Petrol Kirliliği Kanunu (OPA 90) çift cidarlı tankerler ve diğer zorunlu kirlilik önleyici gereksinimler için çağrıda bulunmuştur. 1990 Petrol Kirliliği Hazırlığı, Eylem Planı ve İşbirliği üzerine Uluslararası Konferans, petrol kazaları için dünya çapında bir organizasyon için çağrıda bulunmuştur ve 1995’te sonuç vermiştir. 1991 yılında Rubinion-18, İstanbul Boğazı’nda 2000 adet koyunla battı ve şok bir kirlenme görüldü. Gemi çıkarılamadı. 90-95 MAPROL 73/78’e, yeni tankerlerde çift tekne ve mevcut tankerlerde ise arttırılan incelemeler için Annex I kapsamındaki gereksinimleri içeren, kapsamlı değişiklikler getirildi. 90-95 SOLAS 1974`e, 1988’den –Avrupa sularındaki bazı gemiler için daha önce-beri geçerli Uluslararası Güvenlik Yönetim (ISM) Kuralları’nın emredici tanıtımını içeren, kapsamlı değişiklikler getirildi.

Petrolün Zararları ve Temizleme Yöntemleri
Petrol denizlerde ilk olarak yüzeyi kapladıkları için ışığın ve havanın suyun alt katmanlarına geçişini engeller. Oksijenin azlığında oksijen solunumu yapan canlılar yaşayamazlar özellikle sahile yakın bölgelerde toplu ölümlere neden olur, ışığın alt katmanlara ulaşamaması sonucunda su bitkileri fotosentez yapamaz ve ötrofikasyona neden olabilir.
Petrol deniz kuşlarının kanatlarına yapışarak uçamamasına, balıkların solungaçlarına yapışarak solunumunu engellemesine ve canlıların bünyesine girmesiyle onları zehirleyici etkilere neden olur, hatta bu canlıları avladığımızda petrol ve türevleri bizlere kadar ulaşabilir. Denizlere yayılan petrolün temizlenmesi için bir takım işlemler uygulanabilir. Bunlar;
• Yakma: Kıyıdan uzak bölgelerde denize dökülmüş petrol yakılarak ortamdan uzaklaştırılabilir fakat bu işlem uzun süredir denizde bulunan petrol için geçerli olmayabilir çünkü kolay yanabilen uçucu bileşikler uçarlar.
• Bariyerle Çevirme: Liman ve kıyı bölgelerde suyun durgun olması koşuluyla uygulanabilir. Dökülen petrolün etrafı yüzen boru materyaller ile çevrilir, yayılması engellenen petrol kepçeler ile temizlenir. Dalgalar bu yöntemi etkisiz kılabilir.
• Su Köpüğü Kullanma: Petrol kirliliği olan bölgenin etrafına ve altından verilen basınçlı hava petrolün dağılmasını engeller, sığ sularda etkilidir.
• Kimyasal Madde Kullanma: Açık denizlerde ve dalgalı koşullarda kullanılabilen bir yöntem olup kimyasal madde ile petrolü muhafaza edebilen jelimsi bir dış tabaka ile petrolün etrafını çevirerek yapılır. Soğuk su koşulları etkisiz olabilir.
• Mekanik Temizleme: Gemiye monte edilmiş bir toplama sistemi ile yüzeydeki petrolün mekanik olarak toplanması yoluyla yapılır. Durgun denizde etkilidir ve toplanan petrol kullanılabilir.
• Mikroorganizma Ekme: Mikroorganizmaların hidrokarbonları parçalamasından yararlanılır. Ortama uygun mikroorganizmaların ekilmesiyle petrolün ayrıştırılmasını hızlandırır. Uygun şartlar olmadığında ve oksijen tüketimi artacağı için ekosisteme zarar verebilir, çok kullanılan bir yöntem değildir.
• Sorbant Kullanma: Küçük miktarda petrol birikimlerini ortadan kaldırmak için kullanılır.
• Çöktürme Metodu: Petrol birikimi olan bölgelerde ince kum, tuğla tozu gibi maddeler kullanılarak petrolün dibe çöktürülmesi sağlanır.
• Emülsiyon haline getirme: Bunun için çoğunlukla dispersanlar kullanılır, petrolün yüzey geriliminin düşürülmesiyle su katmanı içinde küçük parçalar halinde dağılması istenir. Bu şekilde dağılan petrol organizmalar tarafından ve fotolitik olaylarla kolayca parçalanabilir.


Deniz yüzeyinde oluşan kirlilik


Florya sahillerinde petrol kirliliği


Florya sahillerinde petrol kirliliği


Florya sahillerinde petrol kirliliği


Florya sahillerinde petrol kirliliği


Kirlenen Florya sahilleri


Florya, Atatürk Köşkü yakınlarında petrol kirliliği


Florya, Atatürk Köşkü yakınlarında petrol kirliliği


Florya’da petrol kirliliği


Florya yolunda kirlenme ve petrol kirliliği


Temiz sahillerin kirlenmesi


Temiz sahillerin kirlenmesi


Temiz sahillerin kirlenmesi


Temiz sahillerin kirlenmesi


Temiz sahillerin kirlenmesi


Petrol kirliliği sonucunda ölen bir deniz kuşu


Gotia Kazası sonrası


Kirlenme sonucu ölüp karaya vuran deniz canlıları


Volganeft kazası sonrası ikiye ayrılan gemi


Volganeft kazası


Küçükçekmece lagününde petrol kirliliğinden etkilenen balıkçılar


Petrol kirliliğinden etkilenen balıkçılar


Svyatov Panteleymon kazası


Svyatov Panteleymon kazası sonrası ikiye ayrılan gemi


Kirlilik nedeniyle işaret verilen yerler

TÜDAV sitesinde yayınlanan bütün fotoğraflar ülkemizde yürürlükte olan telifle ilgili yasalarla korunmaktadır. Bu nedenle her hangi bir kişi, kurum ve kuruluşun TÜDAV sitesinde yayınlanan fotoğrafları kopyalamaması, bunun yerine yazılı izin alması gerekmektedir. Aksi takdirde, yasal olarak takibata alınacaklardır.